Bizi yukarı çağırdılar

Gitmek istemedim

Kaçmak istedim ve duymamak

Bir daha

Merdivenleri saydım

Gördüğüm her bankta oturdum biraz


Yerde kaç tane seramik var, biliyorum

Duvarların soğukluğu ezberimde

Sırtımı yasladığım duvar

Bazen, hala sırtımda


Kırk dakika demişlerdi

Kırk dakika, her an, her sesi duydum

Her sesi hatırlıyorum.


Otuz bilmem kaçıncı dakikada

Aradılar

Kırk dakika demişlerdi

Kırk dakika demiştiniz

ama demek istedim

Duymak istemedim, istememiştim

Kurdukları cümleyi hatırlamıyorum


Aşağı inmemiz gerekiyordu

Merdivenleri hatırlamıyorum

Bekledik kimbilir kaç saat

Uyumak istedim


Metal bir dolabın önünde

Buz gibi soğukta

Aralık bir fermuar

Kaç dolap vardı, bilmiyorum


Acele ile yapılan bir işti onlar için

Acelenin arasına sıkıştırılmış

O an

Kalabalık bu şehrin

En çirkin yüzüydü


Bir vedaya dahi vakit yoktu

Ve bir vedaya, bir yer yoktu.

Bir yer.