Yalnızlık belki de gece yarısı
Işık sızan bir penceredir ama,
Kimi zaman da bozkırda
Çıplak dağlarda,
Yerde yatan bir taştır
Yorgun ağırlığıyla.
*
Yalnızlık kale kapısında
Fındık kabuğunda,
Atılmış bir ayakkabıda çöpler arasında,
Kozasında ipekböceğinin,
Gergin bir örümcek ağında,
Ama daha çok oteldedir
Küçük bir taşra kasabasında.
*
— Hey yolcu: acıyım unutma.
Ben de varım orda.
*
Akan sudadır yalnızlık,
Adak ağacında;
Issız bir yamaçta
Sallanan renkli çaputlarıyla.
Herbiri bir başka dert simgesi,
Sessiz yatırdadır yalnızlık,
Devrik bir mezar taşında.
*
Eski bir konsolda, kendine âşık
Ve saat tıkırtısında,
Uğuldayan rüzgârdadır
Dallar arasında,
Bir kadeh rakının
Puslu beyazlığında,
Yalnızlık asıl yürektedir ama.
*
— Hey yolcu; acıyım unutma,
Ben de varım orda.
*
Işık sızan bir pencere olabilmişsen,
Bozkırda çıplak dağlar,
Fındık kabuğu, kale kapısı,
Yerde duran kara taş
Ve atılmış ayakkabı çöpler arasında;
Hem kalabalık,
Hem de yalnızsın bana kalırsa.
*
Saymaya gerek yok gerisini,
Söylendi ve kesildi.
Ama ben tarttım kendimi,
Bastırdım elimi göğsüme;
Kentleri düşündüm, yoksul köyleri
Ve kendimi biraz da
Pıhtı bir gecede dostlardan uzakta.