yıllarca konuşulmaya devam ettin sofralarımızda

şaraplar kalkarken senin adına kalktı 

senin adına içildi 

boşluğun büyük bir varlık oluşturmuştu aramızda 

bi sandalye hep boştu 

boşluğunu dolduran

çıkıp gelsen aramıza almazdık belki artık seni  

tanımazdık bile belki 

yüzün,sesin, eskimişti

 şen, haykıran güneşi…

yenisi yabancıydı bize

iki sohbet bir kahkaha arasında  

hadi bi kadeh daha 

bu kez bana 

seni sevdim çünkü 

ekmek gibi

su gibi

tanrı affetsin, şarap gibi 

her gece üç mum,bir beyaz tülbent, iki damla gül suyu 

kutsardım seni 

tanrı affetsin 

üzüm kokusu mudur 

yokluluğunun kekremsi tadı mıdır ? bilinmez 

uykusu gelirdi insanın 

ölesiye 

.

.

.

insanlar 

gittiler birer birer 

dağıldılar evlerine

senle ben kaldık şimdi

biz biraz daha oturalım olur mu ? 

bir yıldız kayarsa gökten 

seni dileyelim 

kaymazsa uyuyalım 

uyuyalım 

yoksa vallahi delireceğim