Mevsim geçişleri,
Somurtmuş gökyüzü
Ve yine bir Ahmet Kaya şarkısı döner, yağmurun tıklattığı cam kenarında.
"Yağmur yağar, ıslanırsın, vay aman..."
Hafiften tekrarlarken kendi kendine,
"Yağmur yağdı ama niye bir ben ıslandım?" diye geçirir içinden.
Sigarayı parmak uçlarıyla transfer ederken iki dudağının arasına,
Parmak uçlarını yakar ve
"Belki gökyüzümüz ayrıydı" diye geçirir içinden.
Sonra bırakır dumanı, ağır ilerleyen bir zaman dilimindeymişçesine, yavaşça.
Yüz ifadesi hafif göze duman sızması buruşması gibi,
Ama gözler açık.
Sigara hâlâ sönmemiş ucunda,
Sanki kıpırdayanı vuracaklarmış gibi dalgın ve donuk.
Dudakları sımsıkı,
Sadece sigara ucuyla öpüşmek için aralanırken,
İç ses hiç susmaz:
Bir yandan Ahmet Kaya ezgileri söylerken,
Bir yandan yağmurun ne güzel bir şey olduğunu fısıldar.
Diğer taraftan da,
"Belki gökyüzü ben değildim" diye geçirir içinden.
Hafif kalp sızısını hissedince irkilir, kendine gelir ve
"Herhalde şu meredi çok içtim," deyip
Tıklatan yağmura açar pencereyi , birazcık hava almak için.
Ve gülümser:
"Hani kalbim yoktu?
Olmayan şey sızlar mı?" diye söylenir,
Sigara parmak uçlarını yakarken.