Ne gibisin dersen, dibinin kalın katmanında irice bir çatlağa sahip küçücük bir fanusum. Renkli, allı pullu Japon balıkları büyütülmeye çalışılıyor içimde. “Bu, balıkların doğasına, benim mevcut halime uygun değil!” demek istiyorum ama insanlar duyulmak, sevilmek, anlaşılmak istiyor. İnsanlar, kendi istediklerini başkası istesin istemiyor. 


Bir zirvenin tepesinde olmalı hep onlar. Ben ki bu sebepten, zaman zaman fanus olmayı bırakıp bir merdivene dönüştüğümü düşünürüm. Oturur, uzunca zaman üzerimdeki ayak izlerini silerim. 


Ben, sürekli dönüşüm içinde olmaktan, şimdi olduğu gibi tam olarak “Şuna benziyorum.” diyemiyorum hiçbir zaman.


Şunu hiç unutmam ama:

Bir ara bir mezar boşluğuna dönüşmüştüm. Kim kimi öldürmek isterse, benim içime gömmüştü.