Bu kitabı bu kadar sevdiren nedir? Yaşanan duyguların yüceliği mi? Yoksa bu denli yüce duyguların dile getiriliş biçimi mi? Bence hem ikisi de, hem değil!
Mektuplar, her birimizin içinde uyuyan 'tutku'yu okşuyor. Adına kitap yazılmamış her aşıktan, birer Kafka ve Milena doğuruyor.
Yalnızca Kafka' nın naifliğiyle harmanlanan satırları okuyabiliyor olsak da, direnen ve devrimci kadın Milena'nın yaşadığı iç hesaplaşmaları da tahayyül edebiliyoruz.
Ve bitirirken diyoruz ki:
Belki de aşk, kavuşamayınca aşk'tır...