Gece gece anılarım seğiriyor. 

Akıl bir mintana sığınmış düşüncelerini sorguluyor. 

Birazdan ölümünü resmileştirecek, gerçek hayalle boğuşacak. 

Bir kavga belirecek gözümde film şeridi gibi ömrüm Fizan'ıma yansıyacak o koca fasıldan.



Tutuklu geniz bir daha soluklanmaya çalışacak, ama nefesi dahi çok görecek bu dünya ona.

Ne idim ve ne oldum kazası; aklın kusuru, insanın şuuru, düşlerin yorumu ezkaza bir kaç anıya tutunmaya çalışacak. 

İnsana sunulan akıl bir daha can çekişecek bu insansızlık karşısında. 

Son ceremesinden hak görecek bütün bunları belki de yoksa kendini öldürmesi için yeterli bir sebep bulamayacak. 



Geç bu makus talih, geç bu divane ömrüm; ölümü andıran mektubunu okuyacak bir başka elçi bulamayacaksın. 

Ahdi ve  zevahiri bu ömürde çürüteceksin. Senin aklınla zorun var, bu noksanlık senin payen. 

Diril bir çivi de sen çak şu dünyaya

Çıkar şu aklına örttüğün kefeni.

Aklına yamadığın o pervaz yerinden etmeyecek mi seni?

Kefenine diktiğin o cepleri heybenden çıkarmanın vakti gelmedi mi?

Biraz daha beklersen zaman seni bir daha haksız çıkaracak.