herkese yeten düş, kulübü kırık

gökte her renkten birer ton kubbe

yere çakıldı bir vagon dolusu ırk

kıyı kıyıya yakın, kalp uzak kalbe

metroda bir keman, gamsız komasız

birkaç nota ötesi, hicazkar ve jazz

istasyon böcekleri dünsüz sonrasız

copuna yar eder, sana bırakmaz

işte bir pencere, camdan mermiler

esnek iskemleden sarkan kıçlara

dumansız havalarda, gökte gemiler

kement atar, kel kırlangıçlara

bu sahada tabela kollar hep sağı

ev dediğin balkonlu, bakkala yakın

her dönüşte bir far yoklar sokağı

dizilir kaldırıma misafir takım

seyrek de olsa burada çakar sirenler

ya komşuda ölüm var ya da banadır

bu böyledir yatağa küskün girenler

ya komşudur ölüme ya yan yanadır

demem o ki kuş kafesi kokuyor bura

çeneme dek yayılır saf metal tadı

tanrının şahsıma çektiği kura

uç diye verdiği tavuk kanadı?



herkese yeten düş, kulpu kırık

aynalarla aynı yöne taralı saçlar

sokak lambasını tutan hıçkırık

konteynere atılan, eskiz amaçlar

durakta kimin selamı, kimin haremi

bekleyişli bir teker, seker kasisten

bir ıslıktır titretir ciğerparemi

bir ışıktır süzülür, dumandan isten

kediler soluksuz seslenir durur

asfaltın bağrını eşeler kuşlar

kemancı son bir kez tellere vurur

ayağıma kanları serer yokuşlar

üst katlarda ışıklar, kaçışır sonra

perdeler kapanır diş sıka sıka

tanrının gövdemi yonttuğu torna

keman kutusunda bozuk mızıka


herkese yeten düş, kutbu kırık

çoban, yıldız bilmez kanlı pusula

öteden beriye sonsuz mancınık

ay asıp iz olmuş, yönsüz yoksula

bir hal var hayrolsun, bulanık ufuk

homurtulu köpekler ve makinalar

ağzı açık ayran delisi bir garip mahluk

üzerine yıkılır kumdan binalar

oysa çok el vardı üstümde demin

kulağıma çalınır hep aynı sesler

unutuldu notalar, sözler ve yemin

aklımda bir o kaldı bir de ladesler

paslanmaz dediğim güneş paslandı

korkarım geceler varmaz sabaha

tanrı yoğururken bu hamur yandı

cehennemin yüzünü görmeden daha