Dün gece rüyamda bir kuştum
Uçtum bir yakadan o yakaya
Ya da taşrada bir medrese
Çıplak ayaklı kölelerin umuduymuşum
Ve ertesi sabah denize açılan
Kapımın önünde
Ölmüş üç Çingene kızı
Prag'da bir lokanta
Leylak söndürülen
Kül tablaları ve sızı
Ciğerlerimde yolculuk eden aşk
Denizin, cesetleri taşıyan dalgaları
Dağın yamacından yuvarlanarak
Çıkmıştım keşfe ama kendimi bir ağaca astım
Henüz varmadan
Sesiyle yankılanan katedrallere kargaların
Üç Çingene kızı dirilip düşüyor gökyüzüne
Yerden yükselen bir örsün altında
Mücadelesini sürdürmek için kavganın
Fırlatmak gibi
Her tarafı 6 gelen yuvarlak bir zarı
Ya da kırsalda bir keçi çobanı
Ölecek dağın birinde yarın
Aşınmış kölelerin ve gezginlerin
Kuru ayaklarının tabanı
İkisi de arıyor sonunu dehlizlerin
Bir iğne ucuna sokmak gibi samanı
Umudu aramak ve sonuna ulaşmak denizlerin
Boynuzunu kıran Avrupalılar öküzlerin
Umudun ve kavganın giyotini
Dilini lime lime kesmişler çingene kızının
Saklasın diye ince beline şiirlerini
Bir taşta dağıtır yaşam tekerini
Vardığın an son hızına kağnının
Ölümle alay eder olmuş ölüler
Alnına çivilemişler hayatı tanrının
Umudu ve hürriyeti arayan deliler
Ortasında bir gece gelen acı sanrının
Birkaç çıplak köle ölüyoruz dediler
Tam üstüne yürür gibi bağımsızlığın
Hala Tanrıydı Mısır'da kediler
Çaresi yoktu devrimin hazımsızlığının