Düşüncelerin ağır geldiği zamanlardayım, hareket etmemi veya herhangi başka bir şey yapmamı

kısıtlıyor tüm bu ağırlık. Neden bir şeyleri düşünmek zorundayız hâlâ, neden 21. yüzyıl dünyasında her

şey bu kadar gelişmişken bir bilim insanı çıkıp “Başınızı ağrıtan ve sizi gün içinde kısıtlayan

düşünceleri silmek için bir aşı bulduk diyemiyorlar.” Artık hiçbir şeye gücümün kalmadığını iki metre

ötemdeki camı kapatmaya üşendiğimden bile anlayabiliyorum. Ben şiir olmak istiyorum gerçek bir

şiir. Ağaç, kapı, deniz ya da bir gemi kelimeleri bile şiirde dokunaklı ve anlamlıyken benim hiç kimse

için hiçbir anlam ifade etmeyişim beni şiir yazmaya değil şiir olmaya itiyor. Birilerinin birileri için

gözlerine bakarken okuduğu şiir olmayı diliyorum sevgili tanrıdan. Altı siyah mürekkepli kalemle çizili

değerli bir cümle olmamın beni daha mutlu hissettireceğine hiç olmadığım kadar eminim. Ben

masanın başında oturmaktan nefes almaktan keyif almıyorum. Kitaplıkta ya da kütüphanede genç

âşıkların ya da yaşlı bir emektarın dikkatle okudukları mısra olmak istiyorum. Bir yandan da kimselerin

çok dikkat etmediği göze çarpmayan düz kapaklı bir şiir kitabı olmayı da hayal ediyorum. Sadece

yazarının okuduğu düz kapaklı bir şiir kitabı. Yıllardır rafta duran fakat kimsenin okumadığı, yılların

etkisiyle vanilya ve mantar karışımı kitap kokmak istiyorum. İnsanların bana sadece tehdit ve vurgu

için kaldırdıkları işaret parmaklarını artık yalnızca sayfa çevirmek için kullanmalarını istiyorum.