Yakaladığı anlarda bizi başkalaştıracak ya da özümüze döndürecek acziyetler vardır. ‘Neriman Gelsene’; bizi güçsüzlüğümüzle, kırılganlığımızla, yoksun kaldıklarımızla yüzleştirmeyi misyon edinmiş sitemkar bir şiir. Şairin iç dünyasına, düşüncelerine akıcı bir okuma ile temas ederken kendimizi anılarının gözlemcisi konumunda buluyoruz.


‘Neriman Gelsene’ ismiyle, çok içten ama ısrarcı bir davet ve ‘gel pisi pisi’lerle bunaltılamayacak kadar güçlü bir kediyi tavlamaya çalışıyoruz.


“Öyle mi Neriman

Soğusun diye balkona koyduğun bu hayat,

Neden bir sokak kedisinin değil de senin?”


dizeleriyle başlayan şiirde, ‘Neriman’ ismi konulmuş, sahiplenilmiş, soğuk olmasına rağmen ısrarla balkonda yalnız kalmaya çalışan inatçı bir kediden bahseden şair, kedinin bir sokak kedisinden ayrıldığı için şanslı hissetmesini istiyor. Hayatında bir yere konumlandırmak istediği ancak beklediği tepkileri alamadığı kediye yine de bir ısınma turu olarak aşağıdaki dizelerde karşılaştıkları zamana gönderme yapıyor. Neriman ile bir iletişimi, bir bağ kurmayı amaçlıyor.


“O an seninle göz göze gelmek bana,

Bir anahtar kazandırdı kocaman kapılardan geçmeye

Bir kadeh koyu kan şarap içmeye.”


Bu dizeler ile arzuladığı bağı derinleştirmek, yalnızlığından ve sinmişliğinden bir nebze uzaklaşmak için yaklaştığı Neriman ile karşılaştığı anı, dizelerinde daha detaylı resmetmeye yelteniyor. Bu asalet timsali, huysuz, görece ‘nankör’ kedi ile göz göze gelmenin onda yarattığı farklı duyguyu; kendisini ait hissedemediği ortamlara, cesaret edemediği davranışlara sevketmesini anlatıyor.


“Öyle mi Neriman

Benimle yaşamaz mısın?”


Sitem ettiği Neriman’a, iç sıkıntıları, taşralı omuzlarındaki yükleri ve tatmin edici iletişimlerden yoksunluğunu sitemkar biçimde anlatırken onunla ortak bir duygu yakalama gayesinde şiiri sürdürüyor. Taşra vurgusundan umarsız Neriman’ın onu yadırgandığı ve yalnız hissettirildiği anlara sürüklediğini hissedebiliyoruz.


“…

Benim taşralı omuzlarıma bir yoga kursunun dağılmasını bekleten kargaşa

Selamsız hal sordurtan bu batılı İstanbul lodosu

Seni de benle bir etmez mi bir estiği yerden


Salı günleri sigara içerken üniversite avlularında

Bana acele ettiren telaşe, utangaçlık

Eşek kadar adam oldun monologları...

Sende bir şeyi karşılamaz mı sunsam önüne?”


Yaşanmışlıklarına büyük önem veren, şiirdeki duyguları somut anıları ile benzeştirerek aktarmaya gayret eden şair; Neriman’ın sıcaklığını esirgemesini pişmanlık duyduğu hatalar ile bağdaştırıyor. Dişi bir kedi üzerinden karşı cinsi anlama gayretini sürdürüyor. Yadırganma endişeleri ve suçluluk hissi ile bizi iç dünyasına misafir ederken, ‘ince keman sesi’ metaforuyla nahif bir şekilde yüzümüzü yeniden kediye döndürüyor.


“Öyle mi Neriman

Beni yadırgar mısın?

Terk ettim diye güzel kadınları

Bana ince keman sesleri dinletmez misin?”


Neriman’a meyili ile birlikte fark ettiği benliğinden taşan umutsuzluğu, yorgunluğu ve kırgınlıkları işlediği şiirde, yine ‘duygusu duru’ anılarına başvuruyor. Şiirde okuyucuyu cezbeden de şairin şiir içerisine yerleştirdiği anılarla birlikte empati yaptırması ve o anının duygusunu dolaylı yoldan ‘şimdi’de hissettirmek.


Şiir boyunca eksikliğini hissettiği sıcaklığı yakalamak adına, kendi ile benzeştirdiği Neriman’a ettiği sitemler, yüksek sesli bir kabullenişe bırakıyor yerini. Neriman’ın hiç yeltenmediği iletişimi veya içerletecek tavrını tam anlamıyla hissetmemizi sağlayan şiirini ‘kaybeden’ ama ‘kabullenen’ bir karakter resmi ile noktalıyor.


“Şimdi senin gördükçe kudurduğun bu kalabalık meydanlar,

Kocaman bulvarlarla, çarşılara çıkıyor.

Sen inmiyorsun yokuşlardan aşağıya

Beni adam yerine koymuyorsun.


Öyle mi Neriman

Beni sevmiyor musun?

Şu soğuk dünyada bir gözüne baktım,

Arkadaşlık ettim yanına çıktım.

Sevmiyorum diyorsun.

Aşk olsun.”


Neriman Gelsene: https://bubisanat.com/posts/neriman-gelsene