Zırvanın ve anlamsızlığın çağıydı... İnsanların ruhları durmadan kaçıyordu birbirinden üstelik bedenleri aynı yatakta uykuya dalmışken... Sürekli bir değer kaygısı içindeydi hepsi aynı zamanda bir diğerine gram değer vermiyorken... Çıkar ilişkileri, tutarsız davranışlar ve suni mutluluklarla dönüyordu dünyaları... Gökkuşağının renklerini karartmaya çalışıyordu zihni kendisi gibi düşünmeyen herkesi ötekileştirmeye can atan tek hücreliler... Kimse birbirine dürüst olmuyordu çünkü biliyordu hepsi eğer yarasını gösterirse deşileceğini... Çoğunun kendi düşüncesi bile yoktu android bir beyin tarafından, kendi iradeleri dışında savrulup duruyordular... Bir kesim vardı ki bunca kayıtsızlığın denizinde hep bir anlam arayışı içinde olan... Zaman zaman yorulsalar da hatta bazen düşünmekten zihinleri çatlayacak gibi olsa dahi vazgeçmediler. Onlar bu evrenin kendilerine bahşedilen ruhları ile hem esaretin hem de özgürlüğün arafında sıkışıp kalmış olan atomlarıydılar...