O gece kendini bana gösterebilmek için penceremin önünde kalabileceği kadar uzun kalmıştı. Demek sevgim karşılıksız değildi ha? Güzel, işte buna gülümserim. Onu birazcık daha seyredeyim diye ve belki o da beni görebilmek için buradaydı. Tüm ihtişamıyla parlıyordu. Onun bir ruhu var mı, bilmiyorum. Emin olsaydım eğer, serin yaz geceleri sonsuz bir değer kazanırdı. Aylardan eylül olduğu için vedalaşma vaktimizin yaklaştığını anlıyordum. Kışın bulutlu ve sisli gecelerde onu görmem zorlaşacaktı. Varlığına bu denli alıştırıp birden ortadan kaybolacaktı yani. Tam da insan fıtratına özgü bir hareketti bu. Ay, bunu nasıl öğrenmiş olabilirdi? Onun bir ruhu var mı bilmiyorum fakat yine de ona hayrandım. Üstelik bunu dile dökmemiştim hiçbir zaman. O, gökyüzümü inci tanesi gibi süsledikçe, ben de her gece oturup onu uzun uzun izleyince anlamış olmalı. Kimi gün yarım, kim gün tam geçerdi aynı yerden. İnsanoğlunun binbir çeşit ruh haline benziyordu bu. Onu dolunay haliyle tanımaya karar verdiğim an o da fikir değiştirir, yavaşça karanlığa bürünür ve hilale dönüşürdü. Kaç kovala oynardık bir bakıma. Yine de yolunu hiç değiştirmezdi. Kestirmeleri, yan yolları yoktu. Asırlardır biz insanları izlediğinden midir bilmem öğrenmişti tüm sırlarımızı. Mesela onun da bizler gibi görünmeyen bir yüzü vardı. Karanlık ve gizli arzularımız, günahlarımız gibi. Etrafından ne kadar ışık toplarsa toplasın gizleyemediği lekeleri vardı üzerinde. Tıpkı silinmeyen izlerimiz gibi. Onun bir ruhu var mı bilmiyorum ama düşündükçe daha çok benzerlikler keşfediyordum. Kendi yörüngelerimizde ne kadar güzeldik. Birbirimizi böyle uzaktan izlerken efsunluydu sanki. En ufak bir sapmada yanıp yok olmamak için, yaklaşmak yasaktı birbirimize. Uzaklaşmak ise imkânsız. Şimdi ben tüm bu hissettiklerimi yine ona anlatmayacağım. Yalnızca izleyeceğim güzelliğini. Çünkü tüm bu cümlelerimi duyduğu an, geçen ilk bulutun ardına saklanacak, kaybolacak ortadan. Zira bu da insan fıtratındandır. İşte bunu biliyorum. O yüzden sen bilme Ay. Yalnızca ben biliyorum. Parlaklığın yarışsın hayranlığımla. Bu ikimize yeter.