Tanrı "Yeryüzünde bir halife yaratacağım." dediğinde melekler büyük bir cesaretle, çekinmeden sormuştu: "Yeryüzünü kana ve fesada boğacak birini mi yaratacaksın?" 


Evrenin yaratıcısı meleklerini dinlemedi, "Bir bildiğim var." dedi. Melekler haklıydı. Yeryüzü henüz ilk insandan dolayı fesada, henüz ilk çocuklardan dolayı kana boğulmuştu. Ardı arkası kesilmedi bunun. Kan, kan, kan... Fesatlık dört dönüyor, dört dörtlük bir hayat sürüyordu.


İnsanoğlu asla kendine çekidüzen vermedi, vermek istemedi. Hem niye versin ki? Tanrı'nın mutlak gücüne itaat ettiğini sanan bu hüsnükabule mazhar olamayan insanlar, dünyada elem dolu günler yaşattılar. Cin ifrit kesildiler en masum düşüncelere. Darağacında sallandırdılar onca fikri, zikri. Yaratılanı kesip biçtiler, yaradandan ötürü. Zulüm ve azap, adeta saldırmak için yetiştirilmiş kuduz bir köpek gibiydi ellerinde.


Birkaç satır bıraktılar kendilerinden sonrakilere:


"Çekinmeyin, vurun! Vurun kılıcı bir daha

Masum dedikleri, düşmanıdır hakikatin

Bak atadan sözdür sana,

Sevmeyin, önemsemeyin kimseyi

İyi sanılan sıfatlar getirir ardında yenilgiyi"


Türkçeye çevrildiğinde hakimiyetini yitiren bu şiir, İsa'dan önce IV. yüzyılda Pehlevice olarak kaleme alınmış. Yabancı dil bilimciler, hikmetini anlamadıkları bu şiiri yüzlerce defa, farklı farklı yorumladılar. Ben size söyleyeyim, 20 yüzyıl daha geçsin, yine bulamazlar bir mana. Zira onlar, zahirî kısmıyla ilgilenmeye devam edecekler. Bâtiniyi arayan, aramak için bakan bir göz lazım gelir bir mana bulmak için.


Böyle ileri geri, bilgiç gibi konuştuğuma bakmayın, ben de anlamam pek bu işlerden. Elime kitap almışlığım bile yok. Rast gelirsem sabahları gazetenin magazin sayfalarını okurum sadece. O da yeter bana. 


Tanrı ile ipleri koparalı çok oldu üstelik. Hem ne güzel, büyük örgütlerin oyunu deyip çıkıyorum her işten. Ayrıca bana ne yahu öldürülenlerden, aldatılanlardan, acı çekenlerden, terk edilenlerden? Tek kelime sarf etmem bu meselelerde. Kadıköy'den rıhtıma inerken durdurdu birisi, sordu etti. Ben de bunları geveledim işte. Al, ne yapıyorsan yap.