Nemrut'un ateşi daha karıncaların suyuyla sönerken

Başımda bela sönmeyen şu gönlümdeki yangının

İbrahim'in bıçağı oğlunu kesmeye cüret edemezken

Ne keskindir ki mihrabından umut bulunmaz aşkının


Musa mı denizi yarar da geçer kavmi helâk olacaktır

Bin gecenin ardına bin güneş sensiz selâm olacaktır

Nuh'un mu gemisidir eşit kılıp da son veren savaşına

Asr-ı saadetle uyuttu Mevlâ, inandırdı da aşkına


Eyyub'un sabrını över olmuş yerde ve gökte melekler

Senin sağ omzunda camael sol omzunda abel makamın

Çarmıh mı İsa'yı, İsa mı ilk komünyonu bekler

Benim sana olan hasretim unutulmaz kılacak vuslatın


Kureyş kavmini mest edemezken yaratanın aşkıyla

Sen beni hercu merc ettin dildâr şu yaradan aşkınla

Ebu Leheb dizginleseydi de dur deseydi cehil inadına

Beni onun inadı bile ırak edemezdi varırdım yârıma


Zülfikâr mı sadıktır Ali'ye, olmaya hicranına, figânına

Sana bin secde etsem azdır yâr canıma cânanıma

Hamza mı cesurdur Ebu Cehil aksinde yayını gererken

Cesaret aslı bendedir, senin güniz gözlerine bakarken


Ebu Süfyan gözünü kör etmiştir Mevlâ'sı aşkı içün

Senin gönlün kör imiş yâr kör eyledin ne içün

Kerbelâ'da Yezid'in ordusu mudur sanırsın günâhkâr

Sana tapar olmuş gönlünden ırak kıldığın hizmetkâr


On iki imamın yaratana büyüktür aşkı derler de

Gönlümü görseler kapanmış aşkından zincirlerle

Muaviye mi Ali'ye düşmandır canını almış makam uğruna

Yârem canımı benden her akşam alır da değmez aşkına...