Bil ki, sıkıştığın dehliz sıkıştıramaz seni.
Kurtuluş yine sende, dinle sensizliğini!
Kim bilir hangi neden mazeret sığınağın!
Tufana eş öfkene ilaç mı güzergâhın?
Kim yetim ki kim öksüz, duvar ördün bendine.
Aşmak için bir çaban neden yoktur kendinde?
Bir düşün dünün zarar, bugününde yok yarar.
Çektiğin zehirlerin hangi kıymığı atar?
İrkil, doğrul ve düşün; dön artık seraddine!
Yeşil beyaz dediğin katranlı şer gönlüne.
Hadi zaman değişken yeni sayfaları aç...
Beyaz boyalarından dünyaya papatya saç
Bahtım kara deyûde aldanma kör nefs’ne!
İlim akla verilmiş vesveseyle düşünme.
Kâr etmez, at sığındığın o lanet tutanağın.
Bak nasıl şen olacak yıktığın o ocağın.
Bilirim, yollarına dikenleri ekmişler.
Türlü türlü acıyı fersahlayıp dikmişler.
Kafayı güzel edip hak mıdır sövüp silmek?
Er kişinin işidir, aklıyla cevap vermek!
Kuru, sıvı bahane insanlığı öldürme!
Bir tutamlık ömürü sahralara döndürme.
Güneş, Dünya, Ay gör ki nasıl rolünde kaim;
Müptelâsından uyan, sarıl akla her daim!