Parmak uçlarımdan damlayan mürekkep, kağıda değdiği anda sözcük libasına bürünüyor. Mürekkep deryasında kelimeler hayat buluyor. Kimi kelimeler sandalda sallanırken, kimi kelimeler denizle daha çok bütünleşmek adına dalabildiği kadar derine dalıyor. Derinlerde bulduğu incilerle kendilerini taçlandırıyor bu kelimeler. Maviliğinden incilerinin eksildiğini gören balıklar kelimelerin peşine düşüyor, kelimeler kaçarken incilerini düşürüyor. Geride kalan kelimeler balıklara yem olurken mavi mürekkep kızıla boyanıyor. O an anlıyorum ki parmak uçlarımdan damlayan mürekkep değil, kanmış.