Bazen gelirsin bir defterin tam orta yerine, sanki yazılacak her şey bitti sanırsın. Halbuki bu bile konu olur bir kaleme. Sen ne kadar dur! Desen de durduramazsın. Zira kendi yüreğinle birleşip, atmaya başlamıştır artık. Artık bir uzuv haline gelmiş, onsuz düşünemez olmuşsun. Her gittiğin yere onu da götürür, onsuz yapamaz olmuşsun. Bazı insanların asıl sevdaları kalemleridir, sen de onlardan olmuşsun. Asıl sebep "kalem ihanet etmez" ideasındadır. Halbuki en çok kalem ihanet eder insana, istemediği şeyler yazdırır. Sevmediği insana şiir, sevdiğine ise küfür yazdırır gönül kalemi. Bir deli mürekkebi vardır ki sormayın. Akar akar da durmaz, göl olur kağıdın üstünde. Yazar o göle nazikçe yaklaşır, teninde hissetmek için dalar balıklama içine. Artık sadece eline değil, her zerresine bulaşmıştır mürekkep. Yıkanmak istemez, sırf eliyle değil, tüm uzuvlarıyla yazmak ister de, durduramazsın onu, bu isteğinden geri çeviremezsin. Zira o içmiştir bir kere gönül defterinden bir şarâbı, çıkar çıkarabilirsen içindeki o âb'ı...