İnsan sadece bir kez 20 yaşına girer.
Aynı masada oturmuştuk da sen o genç edebiyatçıyla ilgilenmiştin Münevver.
O çay boğazından ne güzel iniyordu öyle.
Hiçbir kadın sigara içerken güzel olmaz ama sen bir başka oluyordun.
Hiç ilgilenmiyordun benimle.
Özenle taranmış ve pahalı bir şapka kondurulmuş o saçlara –o edebiyatçıya- ne çok şey söyledin.
Tamam kayda değer değildim. Uzun cümleler de kuramıyordum. Ruhuma sözlük işlemişlerdi de açılıp okunmuyordum. Üstelik zihnime vurulan cila her şeyi apaçık gösteriyordu.
Sustum öylece. Boylu boyunca sustum.
Susuşum kaldırımları utandırıyordu. Açılıyordu koltukta bir kişilik yer içimi sığdıramıyordum. İstikbal ile İstikrar arasına sıkışıp kalmıştım.
Ruhuna özgüven çalmışlardı. Müsaade et içindeki şevki kırayım Münevver. Müsaade et bu şamdanlar çok gereksiz.
Sesin kasım gibi.
Sana, siz demek ne kadar yoruyor. Üç harf omzuma yük.Benimle dalga geçin. Sürüler geçsin. Geceler geçsin, benimle dalga geçin Münevver. Yoksa o yumruyu ömrüm boyu unutamayacağım. Ben altı üstü bu şehir ışıklarında büyüttüm bu yüreği. Bana sarılmak isteyişini bir türlü kavrayamıyorum. Bir türlü konuşurken sesin hep duymak istediğim gibi. Ve filan.
Sesin müşfik gibi.
Sen böyle türküler söylemedikçe ya da söyledikçe çok büyüyorum. O masada şiir yazmadığına kırıldım en çok. Kırgınlık moda olmasa kırılmazdım inan. Ben anlamam bana hiç gülmedin Münevver. Bana bir an olsun gülmedin. Parmakların ustaca tutuyordu sigarayı, dumanı nazlı nazlı üzerime siniyordu sadece. Münevver ben o içindeki şevki çok kırmak istedim .
Münevver,
Sesin ölüye zaafı olan toprak gibi.
Bir üzümle ne kadar sevebilirim seni.
Havva’nın Adem’e elma uzatışı gibi yasak bir meyve uzattın bana. Gülüşündeki keskinlik beyin hücrelerimi zımparalıyordu. Altı üstü bir üzümdü seni sevişim. Altı üstü bir üzüm. Belki güzel de balkon yıkardın. Bazen istediğin kadar dinsizleşirdin. Bilmiyorum. Münevver çok kaybettim, kaybettim süsü verip bulmak istiyorum seni. Münevver ben hiç kaybetmedim sesini.
Sesin bütün safarilerin yırtıcılarını toplamış gibi.
Metrobüsten Boğaz Köprüsünde inseydik çok şey anlatacaktım sana. Bu gezegenin beni neden kabul etmediğini, okuma-yazmayı geç yaşımda öğrendiğimi, gençliğimi.
Uykusuz bir ceylansın sen Münevver. Vurulacaksın. Dünyevi konuşmalarını bitiş çizgisine yaklaştırıyorsun.
Böylece bütün takdirler peşin sıra geliyor. Bütün sermayem senden ibaret, hiçbir eksiğim yok.
Sesin tiner gibi, bayılacağım.
Yaşın 20
Dante gibi çeyreğindesin ömrün. Çok sevilme yaşındasın. Bunu diri tutmaya çalışıyorum. Bir inşaat mühendisi özel bir mabet verebilir ancak sana. Oysa bir şair…
Bu gece bütün dilenciler zengin bütün teologlar akıllı Münevver. Kimse beni dinlemedi üstelik bir kişi hariç.
Sorsaydın beni nasıl sevdin diye. Çok güzel üzüm seçiyordun diyecektim.
-Feyza Özcan
poetae pactum
2023-10-18T22:50:36+03:00Cümleleri his güneşine ay diye kullanmış birinin kalemi gibi. Okuma fırsatı verdiğiniz için teşekkürler.