Bir mesaiye daha kalıyorum.
Bu ne bir ekmek kavgası ne de bir alın teri.
Kepazeyim ben ve bu da gece mektebi.
Vahşiler derdik gençken kendimize.
Vahşiler ya! Düzensizliğin aristokratları, boş vermişliğin sosyeteleri...
Şaraptan diyordu Sadık. Bira olsa varoşluktu.
Vahşilerdik ya, ben Sadık ve diğerleri.
Koparıp alırdık hakkı ve hakkımızı geceden.
Ne bir bank kalmıştı ne de bir çalı dibi günahlarımızdan nasiplenmeyen.
Bazı masumane kahkaha,
Bazı kuytu fısıldaşmalardı sadakamız.
Süleyman Peygamber gelse nice hazine koysa masaya,
Almazdık aramıza. Alamazdık.
“Bizim günahlarımız.” derdi Sadık. Sadece bizim!