Üzerimde yılların yükü var
Çaprazımdaki amca ne sokağa ne göğe bakıyor artık
Dümdüz karşıya,
Sıvası dökülmüş yıkık evin duvarına
Onun da içinde olduramadıkları var
Yaş aldıkça daha da mı çöker pişmanlıklar insanın göğsüne
Beklenen sona duyulan korku mudur vicdan denilen
O vicdan nedir, nerededir?
Ölüm korkusu insanlığa çakılmış bir çividir.
İşte bu yüzden özlenmişlikler pişmanlıklar gibi toprağa gömülü değildir
O tabut nefes alan her şeyden daha seçicidir.
Üzerimde yılların yükü var diyorsam da
On sekiz yıl dediğin nedir?
Tüm günler bir diğerinin tekrarı,
Kusursuz yaratılmış bir seri üretim kopyası.
Yuvarlanan bir kar topu gibi değil içimde büyüyenler
-Öyle olsa belki daha az canımı yakardı geçmişe dönüşler-
Hepsi kendini ele vermeyen tümörler ve her hücremdeler
Tanrı'm esirgesin,
Sonum bir Woolf, bir Plath gibi gelmesin
Seçilmiş ölüm hak değildir onursuz yaşayanlara
Kirletilmemeli böyle şeyler bizlerin adıyla
Halim amansız
Kalbim kararmış değil
Her gün soluduğum bu rutubete rağmen
Ruhum çürümüş değil
Kurtarılmak istemekle aynalardan kaçmak birbirine eş değerdir
İkisi de çevrenin göremeyeceği derinliklerde insanın içini kemirir
Kendinden utanmak insanın laneti mi yahut zehri midir?
Keskin sirke misaliyse endişelenecek bir durum yok demektir
Zaten en kötüsü de insanın başkalarının alkışladığı miktarda kendine katlanabilmesidir.
Burada olmayı seçiyorsam bir bildiğim var sanılmasın
Kafam en az gitmişlerinki kadar karışık
Umut yalnızın da vefasızın da tek ilacıysa
Bende bolca var yine de görmedim faydasını
Biri bana sövünce ondan nefret etmedim
Ayağıma takılan taşları öfkeyle tekmelemedim
Ama buradayım ve aklım bile düşman bana
Yine de kanımın kaynadığını hissetmem hafife alınır gibi değil
İnsanın zamanının dolması işte bunlara delalettir
Zorla da olsa keyifle de
Başını eğerek veya sırtın dimdik
İnsan hayat yolundan atacağı adımlarda
Kendine yüz çevirdiği günlerin hesabını ödeyecektir.
Uzun görünen yolun yarattığı yanılsama
Hepimizin aklını çeldiği gibi
Kıyametimizi de getirecektir.