heyecanlı bir adamla tanıştım bugün.

mutlu adam dedim ona,

çok mutluydu çünkü.

bakımlı ve tertemiz kıyafetleri,

sadece biraz eski püskü.


"mutlu musun?" dedi bana,

bir zamanlar evet, dedim.

"sever misin hayatı?"

bağlanmamayı yeğlerim.

"gençsin çok daha, ateş saçmalı gözlerin."

inan bana mutlu adam, çıkarmayı denedim

ama günün sonunda

ikisini de beceremedim.


"nedir?" dedi bu iki şey

mutluluk ve cesaret.

"şartlandırma kendini,

öyleyken adı esaret."

şimdi hissettiklerimi,

işin yoksa hesap et.

"bazen bir yol göstericidir,

başa gelen felaket."


"aşık mısın?" diye sordu,

bir zamanlar evet, şimdilerde geçti.

başta güzel duyguydu,

sonra iyi gelmedi.

"küs müsün peki?" dedi,

biraz düşündüm, "asla!"

kalbim sadece yorgun,

değil bir çeşit yasta.


"dostların," dedi mutlu adam,

neden yanında değiller?

çoğu zaman buradalar,

ama sana denk gelmediler.

"talihsiz budalalar,

keşke gelseydiler."

sen dostum ol mutlu adam,

belli ki bunu ister kader.


"dediğin gibi olsun evlat,

yalnız dinle iki çift lafı.

ne dostuna ne aşkına,

ancak kendinedir insan evladı.

geçmişini bilmediğin,

bu yaşlı yüze şaşırırsın.

nasıl mutlu adam oldum,

bir gün belki öğrenirsin."


ve sessizce uzaklaştı.