Okuduğum kitaplarda insanların yıllarca gerçek aşkı aradığını gördüm, izlediğim filmlerde, dizilerde… Gerçek dünyada insanların yıllarca doğru kişiyi aradığına şahit oldum; aşkı aradıklarına, ait olma isteklerine… Hiç bitmeyen bir arayış, çırpınış, hayal kırıklıkları, mutlu görünen mutsuz evlilikler, mecburiyet senaryoları ve sayabileceğim daha bir sürü olumsuz duyguyu gördüm insanların hayatlarında... Oysa hepsi o kitaplarda, filmlerde olan aşklardan istedi. Bulan şanslı bir azınlık da var üstelik, sevinilesi bir hadise... Zorla birlikte olmaya çalışan insanlardan birbirine ait hisseden o insanlara kadar bir sürü ihtimal... Ben de o ihtimallerden birini yaşıyorum sanırım. Tek farkla! Ben aramadan buldum gerçek aşkı. Tesadüfen yanı başımdan giriverdi dünyama ve öyle güzel geldi ki büyüsüne kapılmamak imkansızdı... Filmleri, dizileri aratmayacak şeyler yaşandı, yıllarca hiç bitmeyecek bir rüya gibi her şey. Ama unutulan bir şey hep vardı. Burası dünya ve kader diye bir şey var! Biz planlar yaparken hayatın bize kurduğu kader yaşandı. O güzel aşkın sonu mutlu sonla bitemedi, hala beklemede... Onunla konuşurken dünya duruyorken tüm bu imkansızlıklar niye var anlamış değilim. Yeşilçam filmlerinde hep bir kavuşamama sahnesi vardır, elbet bir gün kavuşurlar ama nerede ve nasıl bilinmez... Dilerim güzel sonla biten bir hikayenin içindeyizdir, dilerim bunu okuyanların yüreğinden de böyle bir temenni geçer... Çünkü bu kadar mutluyken bir o kadar da mutsuzluğu yaşamak sanıldığından daha karmaşık ve zor.