Bir önceki yazının devamıdır.


Bir isteyen on, on isteyen yüz isteyecektir ve bu arzular ne kadar tatmin edilirse o kadar daha fazlasının almak isteyecektir. Sonsuz arzuların içinde küçücük bir kayıkta gibiyiz... Eğer en yakın kara parçasına yönlenmeye başlamaz isek işimiz pek iyi gitmeyecektir. Hayatımızda da olan budur; asla tatmin olamayacağını adı gibi bilmesine rağmen yine denemesidir insanın. Bu bize acı yoluyla öğretir bir kapının kilitli olduğunu gördükten sonra başka bir kapı aramak makul olandır ancak kilitli kapının başında beklemek ve dahada kapıyı zorlamaya çalışmak vakit kaybıdır, ızdıraptır. Öyleyse mutluluğu kilitli kapıların ardında aramayı bir kenara bırakıp açık bir kapı aramaya çalışmak en iyisi olmalıdır. Bu yüzden kişi bu büyük denizde kayığını bir karaya çevirmelidir. Ancak burada da sorular ortaya çıkar; deniz, kayık nedir, kara nedir ve bu pusula nerededir...


Devam edeceğim.