Sahiden bir süredir aklımı kurcalayan bir soru dönüyor kafamda; mutluluk arayarak bulunabilir mi? Hala cevabını bulamadım. Lakin başka boyutlarda düşündüğüm zaman insanların mutluluğu hep hedeflerinin arkasına koymaları yanlış gelir bana, mesela bir maaşıyla on yıl boyunca ev almaya çalışan öğretmenin ev alıncaki mutluluğu ya da bir ergenin dönemin son model telefonuna kavuşunca oluşan geçici mutluluğu. Evet geçici bunlar hedeflerimizin arkasına sakladığımız büyük ama geçici mutluluklarımız. Peki hayatımızdaki küçük mutlulukları bu süreç içerisinde yaşayamadan kaçırıyor ve onları gözlerimizin göremeyeceği kadar geriye itiyorsak? İşte evet, galiba cevabı buldum; mutluluk aranarak bulunacak bir şey değil. Aramadan, düşünmeden, belki de sadece yaşayarak elde edilebilecek, insanın içini kıpır kıpır eden şey. O zaman şunu diyebilir miyiz; mutluluk ileride bizi bekleyen bir kapı eşiği değil de yanı başımızda bulundurduğumuz gölgelerimizdir.