2020 fazlasıyla zorlayıcı olduğu kadar aynı zamanda hepimiz için öğretici de oldu. Kendimizle kalmayı öğrendik mesela. Günlük hayatımızda buna çok fırsat bulamadığımız için ilk başta herkese güzel geldi. Zaman ilerledikçe sıkılmaya başladık. Yanımızda tanıdıklarımız olsun istedik. Bir evin içine tıkılmaktan bıktık. Ne kadar garip değil mi? Bir evimiz olması için yıllarca çalışıp çabalıyoruz. İçini büyük bir heyecanla düzenliyor, içindeki her şeyin ruhumuza hitap etmesi için çabalıyoruz. Bütün bunların sonucundaysa ruhumuzu doyuracak şeyleri evimiz dışındaki her yerde arıyoruz. Bulduğumuz ilk fırsatta kendimizi dışarıya atıyoruz. Bu hayatımızın birçok alanında böyle aslında. Bir işimiz olsun diye fazlaca çaba sarf ediyoruz. İşimiz olduktan sonra da ne kadar zor olduğundan, kazandığımız paranın yeterli olmadığından bahsediyoruz. Çok isteyip elde etmek için çabaladığımız ne varsa hevesimiz onu elde ettiğimiz an bitiyor. Bunların hepsini de mutlu olabilmek adına yapıyoruz. Mutluluğumuz hep elde edemediğimiz şeylere bağlıymış gibi davranıyoruz. Halbuki mutluluk kendi içimizde olan bir şey. Karantina süresi boyunca bunları çok fazla düşündüm. İlk başlarda kendi içimde kavgalar yaşıyordum, çelişkiye düşüyordum. Mesela çok fazla eşyamız olunca daha çok mutlu olacağımızı düşünüyoruz ama hiçbir zaman mutluyum diyebileceğimiz bir yeterlilikte eşyaya ulaşamıyoruz. Yenisi geldikçe sepetlere bir yenisi ekleniyor. Üstelik daha aldığımızı giymeden… Kendimizi ihtiyacım var diye kandırıyoruz. Halbuki ihtiyacımız olan yeni bir eşya değildi. Bir şeylere ulaşabilme, bir şeyi elde etmenin verdiği hazdı ihtiyacım olan şey. Bir süre sonra bu durumdan rahatsızlık duymaya başladım. Bunları düşünürken aklıma rahatsız olduğum birçok şey geldi. Daldan dala atladım yani hayatımın içinde ve mutluluğu hep başkalarına bağlı aradığımı fark ettim. Başarılı olursam çevremden övgüler alacaktım ve bunun sonucunda mutlu olacaktım. Sevgilimden iltifatlar duymak beni mutlu edecekti. -Onunla konuşmadığımda kendimi mutsuz hissettiğimi bile fark ettim.- Arkadaşlarım arasında dışlanma korkum olduğunu fark ettim. Bunlar gibi bir sürü, bir sürü şey ve gerçekten bunların farkına vardığımda çok üzüldüm. Çünkü ben böyle bir insan değildim ve zamanla nerelere sürüklendiğimi fark edememişim. Mutluluğunu bir insana, bir nesneye -kısacası kendin dışındaki her şeye- bağlamak bu hayatta kendine yapacağın en büyük kötülükmüş meğer. Eğer bunu bir kişi bile okursa lütfen oturup düşünsün. Sizin hayatınızda mutluluğunuzun elinizde olmadığını düşündüğünüz noktalar var mı? Eğer cevabınız evetse bunu değiştirmek için en kısa sürede harekete geçmelisiniz. Çünkü mutluluk sadece bizim ellerimizde. Kendinizi sevdiğiniz bir gün olsun.