uzun zamandır mutluluktan uzakta kendimle verdiğim o çirkin iç savaşın içindeyim

yastığa huzurlu bir şekilde koyamıyorum başımı

çok yorgunum

düşüncelerimin silsilesinde kayboldum ben bu kadar düşünmezdim

düşünmek nedir bilmezdim -öğrendim

yaptığım bir hata varsa hazırım çekmeye

cezası neyse bütün varlığım ve benliğimle

çocukmuşum ben daha

olgunlaşmaya aç öğrenmeye sana aç bir çocukluk işte ...

sana doymak istemeyen bir çocuk ,çocukluk...

o çocuğu olgunlaştırmaya çalışıyorum çocukluğundan bir nebze heder etmeden

zamana bırakmaya cesaret etsemde çocukluğumu; korkuyorum daha da çok kırmaktan ,yormaktan ,sıkmaktan

zaman' göreceli kavram '

derlerdi de inanmazdım

saniyeleri yıllara çeviren

yılları saniyelere sığdıran

ne zamandır öyle bir ruhaniyetsizlik var ki bendimde bir karabasan edasıyla gece gündüz üzerimde

ne zaman başladı bu çirkin kavgam kendimle

mutsuzluğumla sürüklüyorum başkalarını izafiyetime

akışa bırakmaya korktuğum zaman , an

ne zaman geri gelir eski reyhan

ne zaman hatırlarım mutluluk neydi

düşüncelerimi kelimelere dökmeye korkar oldum ürküyorum kendimden ne çıkar tahmin edememekten , bilinmezlikten, sensizlikten

sorgulamaktan korkuyormuşum

önünü ardını düşünmeden ettiğim onca davranış neden diye sormadığım onca hissim

ben kendime hiç sormamışım reyhan nasılsın diye ben kendime bencilmişim

şimdi istediğin kadar ağla

müstehak sana o gözyaşları her zerresi müstehak sana

çektiğin çektirdiğin onca acının bedeli kırdığın onca kalbin ödemesi o gözyaşları ve bu mutsuzluk

kendi yalnızlığında boğulmaktır sana hak olan

ver kendi hükmünü kendi nezdinde

al ve kabul et payına düşeni