Söyleyeceklerim sadece kişinin kendisinin bir içsel yolculukla deneyimleyebileceği şeylerden ibaret; asla evrensel bir nesneye indirgenemeyecek kadar biricik ve öznel.
Evet, müzik ve koku bir zaman makinesidir.
Alelade bir yoldan geçeriz, kimi zaman kaldırıp başımızı gökyüzüne bakarız, kimi zaman kalabalıklar arasında olsak da bizden başkaları silinir gözlerimizin önünden; seslerin sustuğu anlarımız vardır, başkalarıyla iletişim halinde kalmaya devam ettiğimiz halde. Çünkü elimizde olmadan bir melodi, küçük bir titreşim ya da bir kapı gıcırtısı kulaklarımıza sızmıştır. Belki de kendimizi işe verdiğimiz bir günde nereden geldiğini bilmediğimiz bir koku giriş yapmıştır burnumuzdan; şimdiden ayrılır algımız, o yere, o bizi o halde bırakan zamana gideriz. Bu deneyim, deneyselleştirilemez, başka bir gözlemci tarafından takip edilemez bir deneyimdir. Yalnızca bize ait bir serüven, yalnızca algımız ve duyularımız vardır o anda, bizi cezbeden ise ona karşıkoyamamamızdır. Görünmeyen bir etkinin bizi sürüklediğidir bu yolculuk. Gülümseriz, ağlarız ya da sadece durmakla yetiniriz böyle durumlarda; fakat müzik ve koku kesinlikle şimdimizi değiştirir. Müzik ve koku insana, geçmişin hiçbir zaman sona ermediğini duyumsatır. Küçük kaçamaklarımız da olur; şimdiden ayrılmamız için kokuyu ve müziği irademizle kullanırız, irademizle şimdiden ayrılır ve geçmişe gideriz; bu bizde çoğu zaman bağımlılık haline gelebilir. İnsanın, kederli zamanlarında ya da yalnızken müzik dinlemesinin; bir ayrılık vaktinden sonra özel bir kokuyu gözlerini kapayarak içine çekmesinin sebebi şimdide bir yer bulamayıp geçmişe gitmek istemesidir. Müzik ve koku, neyi özlüyorsak onu bize yakınlaştırır.