Bu film iki eski arkadaşın bir araya gelip birlikte akşam yemeği yerken ettikleri sohbeti bize izlettiren bir şaheser. Filmin başrolü senaryosudur. Bazen diyalogları anlamazsınız, geri sararsınız, bazen çok hoşunuza gittiği için geri sararsınız ve bazen filmi durdurup etkileyici olan o konuşmaların içine dalıp düşüncelere dalıyorsunuz. O diyalogalar sanki kendinizi oradaymış ve konuşulanlara kulak misafiri oluyormuşsunuz hissiyatına kapılmanıza sebep olabilir. Oyuncular samimi fakat üst düzey değil, kameradaki titreşimler sizin dikkatinizi bile dağıtabilir. İşte bu yüzden başrolü senaryo diyorum. Bazı insanlar durağan geçen, kafa kurcalayan filmleri izlemeyi sevmezler. Bu film de durağan ve kafa kurcalayan bir film. Hatta neredeyse sadece tek bir mekanda geçiyor.

Şimdi buraya çok hoşuma giden birkaç repliğini bırakmak istiyorum.

‘’Alışkanlıklarına göre yaşıyorsan aslında yaşamıyorsun demektir.’’
*
‘’Ama tecrübe ettiğim bu şey, gerçekten yaşıyor olduğumu fark etmek hayatımda ilk kez başıma geliyordu. Bu çok korkutucuydu zira bununla birlikte ölümün farkındalığı da geliyordu çünkü ikisi asla ayrılamazdı. Her şeyle bağlantılı olduğun hissi aynı zamanda ölümle de bağlantılısın demekti.’’
*
‘’Birden fark ediyorsun ki Tanrım, ben hayatımı yaşadığımı sanıyordum oysa insan bile değilmişim, oyuncu olmuşum.
Yaşamamışım.
Yaşarmış gibi yapmışım.
Baba rolünü oynamışım. Koca rolünü oynamışım. Arkadaş rolünü oynamışım. Yazar, yönetmen ya da her neysem o rolü oynamışım. Bu insanla aynı odada yaşamışım ama onu gerçekten görmemişim.
Gerçekten işitmemişim.
Gerçekten beraber olmamışım.’’
*
‘’Hedef ve planlar, bunlar birer hayaldir. Bir hayal aleminin parçalarıdır. Öylesine aptala görünüyor ki, bir şekilde herkesin hayatında küçücük de olsa hedefleri var. Hangisi olduğunun önemini vurgulamadıkça çok saçma oluyor.’’
*
‘’Ama böyle akşamlar bizim için tipiktir. Yani sürekli olarak bu halde yemeklere veya partilere katılırız. Böylesine akşamlar hastalıklı rüyalara benziyor çünkü insanlar sembollerle anlaşıyorlar. Herkes bu sis ve bilinçsiz hislerin içerisinde yüzüyor gibi. Hiç kimse gerçekte ne düşündüğünü söylemiyor. Sonra insanlar şakalaşmaya başlıyorlar ve bunlar da gizli şifreler gibi oluyor.’’