Ardımda kısalan, önümde uzayan yollar g'ördüm.

Gidip de dönmeyen kuşlara söyledim defalarca.

Bir diyâr varsa huzûr rüzgârlarının estiği,

Kalın orada; burası, çürük bir toprak...

Ben, güldüğüm tüm neşelerin kurbânıyım.

Fakat ağladığım tüm acıların bileğini büken,

Bileğim değildi; yası, külçe olmuş kalbimdi.

Suskun bir ağaca yasladığım başımı,

İçimi yıkıp döken o devasa taşımı,

Boğazımdaki ukde ile çattığım kaşımı,

Gösteremedim, bir çift âsûde bakışa.

Ve hiçbir terzi, yakama işleyemedi.

O mesrûr, o nahîf nakışı...