Geçmişin derin izlerini insan her zaman diğer insanlara göstermeye çalışmasa bile yanında taşımaya devam eder. Geçmiş bireyi yok olana kadar takip eder. İçine birazcık gelecek karışması için insanın hayal dünyasına sığınması gerekir. Sığınacak olduğu bu beklenti alemi insanı derin bir telaşa sürükler. Umut ederek sürüklenelim. Hepimiz bir su damlacığı olarak geldik aleme. Derin sularda toplandık. Ta ki güneş devrim yapmaya karar verene kadar. Ve beklenen devrim gerçekleşti. Bu döngünün devam edeceği tabiatın varlığı kadar aşikar. Alarmın çalmasıyla gözlerimi açtım. Tam manasıyla açtığım söylenemez. Uyku durumu da hayatın derinliklerinden birisi. İnsanın ölü gibi yaşamını sürdürdüğü bir alemin içinde ettiği kısmi felç durumu diyorum. Tabi, alarm çalınca hemen kalkmak istemiyorum. Alarm isyankar bir işçi, bende hak bilmez bir patronum kısa süreliğine. Alarmın sesinden öfkeli olduğunu anlıyorum. Kalktım, çocukların okula yetişmesi gerekiyor. Yüzümü yıkadım. Kendini beğenmiş arkadaş hala uykuda. Bende aynayla olan kısa bir kesişme esnasında kendimi aynaya ifade etmemek için zor tutuyorum. İster istemez ağzımdan kelimeler döküldü.


" Günaydın kızım. Hayatın içinde ne kadar karmaşa var değil mi? İnsanları anlamakta güçlük çekiyorsun. Artık insanları anlamak istemiyorsun. Artık o kadar bıkmışsın ki kendini dahi anlamak istemiyorsun. Her şey kaybolmuş sende. Daha fazla üstüne gelmek istemiyorum. Kendine zarar vermeni istemem kızım. Artık çok geç. Kararlarına sahip çıkmanın tam vaktidir. Tam vakti."


Karşı bir diyalog kurmam gerekiyor gibi hissettim. Bu öfkeli katilin benim çökkünlük halimi daha yukarıya çıkarmasını istemiyorum. Saçlarımı çektim. Kafamı iki elimin arasına aldım. Artık çok zorlanıyorum.


" Artık daha fazla konuşmanı istemiyorum annem. Artık daha fazla konuşup kafamın içinde yer edinmeni istemiyorum. Her insan gibi boş levha olarak hayatımı devam ettirmek istiyorum. Hayat bu kadar düşünmeye gelmez annem. Hayat bu kadar önemsemeye gelmez annem. Lütfen kafamın içinden bir an önce uzaklaş. Lütfen kendine yanaşacak başka limanlar bul. Beni sensiz bir şekilde kendi kendime bırak. "


Yüzümü tekrardan yıkadım. Birkaç defa daha yıkadım. Kendime gelmemin bu kadar zor olacağını bilmiyordum. Obsesiflerin edindiği huylardan birine sahibim. Hayatı takıntı haline getirmişim. Acaba ocağı söndürdüm mü diye sürekli dönüp bakıyorum. Ocağın her zaman söndüğünü bilmeme rağmen bu saçma davranışı tekrar ediyorum. Kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim. Çayı koydum. Çocukların uyandırmak için odalarına gidiyorum. Çocuklar dünyaya gelmiş en temiz canlılar. Uyurken bile onları her izlediğimde bu tespitin ne kadar doğru olduğunu anlıyorum. Çocukları melodi dinleyerek uyanması bir ritüel haline geldi. Artık sabah ne dinleyeceklerini kendileri seçiyorlar. Bu sabah Eleni dinliyoruz mesela. Diğer sabah ne dinleyeceğimize akşamdan karar veriyoruz. Çocuklar uyandı.


" Günaydın anneciğim." dedi Talat.


" Günaydın annem." dedim.


Sabiha uyanır uyanmaz bana sarıldı. Daha iyi hissettiğim günler oldu. Çocuklarımın sayesinde daha iyi hissediyorum sanırım. Hazır olmalarını kendilerine bırakıyorum. Sorumluluk bilincine sahip olmalarını istiyorum. Kendi ayaklarının üstünde durmaları gerekiyor. Saçlarıyla sürekli oynayan bir kızım var. Her sabah saçlarını tekrar tekrar yapıyor. Tatminkar olmadığını düşünüyorum. Odalarından ayrılmak üzereyim.


" Hazır olunca mutfağa gelir misiniz?" dedim.


" Hemen geliyoruz anneciğim." dediler.


" Annem hazır olunca gelin diyorum. Hemen gelmenizi istemiyorum. Acele etmeyin. Acele işe ne karışır." dedim.


" Şeytan." dediler.


" Aferin. Hazır olunca mutfağa gelin." dedim.