İnsan ne çizeceğini bilmiyor. Saatler ilerlemekte ve sokaklar yalnızlığını göstermekteydi. Dışarıdaki binalardan birkaçının dışında hiçbirinin elektiriği yoktur. Tesla burukluk yaşıyor olmalıydı. Burukluk yaşayan birisi varsa o da bendim sanırım. Tesla'nın Dünya umurunda değildir çünkü Dünyada değil. Bir kafa çizdim. Kocaman bir kafa. İçinde farklı farklı yerlerin olduğu bir kafa. Benim kafamın içinde farklı yerler yoktu. Birbirine geçmiş ve acı verici düşünceler vardır. Sigaramı sürekli yeniliyorum. Bugünlerde kafeinin yaratıcılık düzeyini artırdığına dair haberler çıkıyor. İnsan, dışarıda kabul gören kendine ait fikirleri hemen kabul etmekte ne güçlü bir varlıktır. Çocuklar çoktan uyudu. Saatler geçti. Zamanın tükenmesine eşlik ediyorum. Saatlerdir hayatımdaki olmasını istediğim olasılıkları değerlendiriyorum. Gece sorgulamak için en müsait zaman aralığıdır. İnsan kalabalığından çok fikirlerin kalabalık olması gereken bir serüvene eşlik eder gecesini uzatan insanlar. Kültablası doldu. Paketin içinde son birkaç sigara kaldı. Gözlerim uykusuzluktan çıldırmış bir vaziyetteydi. Güneş yavaş yavaş o turuncu rengini göstermişti. Birkaç saat içinde resimlerdeki güneşin rengini alacaktı. Caminin imamı uzun uzun ezan okudu. Balkondayım, hafif bir rüzgar esti. İmamın geç kaldığını fark ettim. Belkide elektrikte bir sorun vardır. Bilemiyorum. Şu an kafamın içindekilerden imamın geç kalmasına sıra gelmez. Kahvaltıyı hazırladım. Çocukları uyandırdım. Sabah insan ister istemez bir telaş içerisinde oluyor. Sabiha yanıma geldi.
" Günaydın, anne." dedi.
" Günaydın, kızım."
" Anne Talat her sabah ders programını hazırlarken gecikiyor. Her sabah uyarmama rağmen gecikiyor. Niye böyle yapıyor anne? Bir de lavabodayken beni rahatsız ediyor. Sıkıldım. " dedi.
" Annem şöyle yapalım mı? Bu şekilde ikinizinde her sabah aynı tartışmayı yaşamanızı önleriz. Sen her şeyini erken halleden bir kızsın. Talat bu konuda senin kadar becerikli değil. Talat'ı senden birkaç dakika önce uyandırmak ikiniz içinde faydalı olacaktır. Bunu yapalım mı? Sen ne dersin kızım?"
" Yaşasın anne. Bu olayın bu kadar basit çözüleceğini bilmiyordum. Sen Dünyanın en iyi annesi olabilir misin? Talat'a söylemeye gidiyorum." dedi.
" Kızım iznin olursa bu kararımızı Talat'a ben açıklayayım. Şimdi tekrardan bir tartışma yaşamanızı istemiyorum. Hem servisin gelmesine az bir zaman kaldı. Sen oturup kahvaltını eder misin? "
" Haklısın, anne. Ben kahvaltımı edeyim. Patates kızartmasının kokusu mükemmel. " dedi.
Talat'ın yanına gittim. Sabahları çok yorgun olduğumu kahvaltı hazırlarken birinin bana yardım etmesi gerektiğini söyledim. Biraz gazladım. Kalıp cümlelerin faydalı olduğunu düşünmüyorum. Kurmak zorunda kaldım.
" Oğlum, baban sana ne dedi? Hani giderken söylemişti. Hatırlıyor musun? Bu evin benden sonraki kralı sensin diye. Seninde gücünü göstermek için bana yardım etmen gerekiyor. Krallar nasıl kral oluyor? Sabaha kadar uyuyup annesinin onu uyandırmasını beklemekle kral olan bir tane kral göster bana."
Başıyla onayladı. Sevindi galiba. Yüzünde öyle bir hava vardı. Her erkek güçlü bir figür olmayı ister. Bu insanın doğası gereğidir. Kahvaltı yaptık. Sabahları genelde belgesel izliyoruz. Her gün izleyeceğimiz belgesele birimiz karar veriyoruz. Talat biraz daha av ve avcının olduğu belgeselleri seviyor. Ben genelde turistik gezisini belgesele çevirmiş insanları izlemeyi seviyorum. Sabiha doğadaki yırtıcı olaylar dışında kalan olayları seslendiren insanların belgesellerini izliyor. Demokrasinin iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum. Çocuklar servise bindi. Servisçi kadınla ayak üstü birazcık sohbet ettik. Eve geri dönmek için adımlamaya başladım. Ergen kızla karşı karşıya geldik. Sabahlık, kısa, sorulması gereken soruları sorduk birbirimize. Asansörü yukarıdan çağırdım. Kapıcı ekmek dağıtmak için diğer asansöre bindi. Muhafazakar bir kimliğe sahip olduğunu söyleyebilirim. Kapımı açtım. Üstümdekileri çıkardım. Kendimi yatağa öylece bıraktım. Gözlerim yavaş yavaş kapaniyordu.