Yeni bir gün daha. Sanki gerekliymiş gibi. Kendimi kırık ruh halimden kurtarmakla zorlanıyorum. Çocukları okul servisine bindirdim. Birkaç saat bir başıma kalacağım. Balkona çıktım. Sokaktan geçen insanları izliyorum. Evin hemen dibindeki otobüs durağına otobüs geldi. Yoğunluktan bir yolcu dışarıda kaldı. Bir yere yetişmesi gerekiyor anlaşılan. Öfkesinden yerinde duramıyor. Durağa ayağıyla bir tekme attı. Ne komik! Durağın ne kadar umurunda bu salağın kendi kendini yıpratmaya çalışması. İnsanları izlemenin keyfi bir başka oluyor. Hep bir telaş içerisinde olduklarını görmek ve telaşlarına anlam verememek. Günlerden cuma. Birkaç insan Allah'tan bir şeyler istemek için camiye gidecek. Haftanın bir günü iyi insan kılığına girmek ne kılıksız değil mi? Bir dinin varlığında kendilerini ahlaklı sanmaları ne tuhaf. Yoğun sigara dumanından balkonda bir telaş belirtisi meydana geldi. Kapının çaldığını fark ettim. Otobüs durağındaki adam otobüse bindi. Umarım, ayağı birkaç gün kendine gelemez. Kapıyı açtım. Gelen baş belası eşim.


" Hoş geldin yok mu?" dedi.


" Hoş geldin. " dedim.


" Sana her şeyi zorla yaptırmak zorunda mıyım? " dedi.

" Bilmiyorum, acaba öyle misin? Her şeyi zorla yapmıyorum açıkçası. Biraz sabırlı olsaydın hoşuna gidecek kelimeleri duyacaktın." dedim.


" Neyse, senle tartışmak istemiyorum. Yorgunum, duşa girmem gerekiyor. " dedi.


" Tartışalım ya. Hemen korkaklar gibi kendini niye saklıyorsun? Gizlediğin bir şey mi var? " dedim.


" Senden neyi saklayayım? Allah aşkına. Kafayı falan mı yedin?" dedi.


" O zaman niye soruma cevap vermek yerine saçma sapan yollara giriyorsun? Basit bir soruydu. Gizlediğin bir şey mi var? Sadece buna cevap vereceksin. Sadece bu salak soruya cevap vereceksin." dedim.


" Benim duş almam gerekiyor. Zaten yorgunum. Senin paranoyak halini hiç beğenmediğimi söyleyebilirim. " dedi.


Arkasına bakmadan banyoya doğru yürüdü. Korkağın tekiydi. Cesur korkaklardan birisiydi.


" Hep böyle kaçacaksın. Bir şeyin sana zararı dokunması yeterli olacak. Hemen kaçacaksın. Sen sadece kendini hizmet eden bir insansın. Kaç bakalım. Nereye gideceksin? Ne kadar kaçacaksın? Eninde sonunda aynı yerde olacağız. Eninde sonunda istemediğin o konuşmayı yapacağız. Kaç sen. Hiç arkana bakmadan kaç." dedim.


" Senin dilin yine gevşemiş. Sen konuşmaya devam et. Ben kulaklarımı şimdilik sana kapatıyorum. Bak, şimdilik dedim. Bunu sakın unutma. Paranoyak kadın." dedi.


" Korkaksın." diye bağırdım.


Banyonun kapısı kapandı. Bende kahvemi alıp balkondan insanları izlemeye devam ettim.