Etrafımdaki herkes bir çemberi oluşturuyordu. Benim için yolun sonuydu. Diğer insanların görmediği gözlerle izliyordum. Gözyaşları etrafa saçılıyor. Ağıtlar yakılıyordu. Çember şeklini almış insanlar üzerime toprak atıyordu. Aslında üzerime atmıyordu. Ruhum sıkıştığı bedenden kurtulmuştu artık. Ruhum sıkıldığı evrenden kurtulmuştu artık. Hiçbir şeyin -en azından benim için- önemi yoktu. Boş bir hayat sürdüğümü kabul etmeliyim. Hiçbir kalbe dokunmamış bir ruhum vardı. Her şeyi yapmaya çalışan hiçbir şeyi yapamayan bir insandım. Pişmandım. İnsan en çok ölünce pişman oluyor. Ben gözlerimle insanları görüyorum. İnsanlar beni hala bu et parçasının içinde sanıyorlar. Ne komik değil mi? Benim için en iyi dilekler dilendi. Benim için en iyi dualar edildi. Benimle olan anıları tekrar zihinlerinde canlandı. Güldüler biraz. Sesli bir şekilde olmasa bile güldüler. Niye gülmeyelim? Niye eğlenmeyelim? Size soruyorum. Ben şu an cevaplayacak durumda değilim. Birinin hayatının sonuna gelmesi her insanın hayatının sonuna gelmesi değildir. Ölüm tek kişiliktir. Ölüm tek kişiliktir. Söyleyin, hep birlikte. Ölüm tek kişiliktir. Bana yazılmış en iyi senaryoyu yaşadım. İnsanların dışına çıkıyorum şimdi. Parkta oyuncağı kaybolmuş bir çocuğum. Arkadaşlarım oyuna daldılar. Ben oyun alanının dışına çıkıyorum. Her insan kazanmak için yaşıyor. Şu bir gerçek. Ben şimdi farkındayım. Siz zamanı gelince olacaksınız. Bağırmaya çalıştım. Haykırmaya çalıştım. Benim frekans alanımın dışındasınız. Gözlerimle gözünüze dokunmaya çalıştım. Benim görme alanım sizlerin alanıyla eş değer değil. Ölüm matematiğin, fiziğin, bilimin ve birkaç önemsiz şeyin canını yakar. Okuduğum kitapların benimle gelmesini isterim. Sevdiğim insanların benimle gelmesini isterim. Bilmeliyiz, ölüm bencildir. Hadi hep beraber söyleyelim. Ölüm bencildir. Sadece kişinin kendisine hizmet veren bir hizmettir. Çemberin dışından içeriye kimseyi dahil edemeyiz. Topraklarla üstümü kapattılar. Çember dağıldı üzerimden. Birkaç dakika sonra herkes kaldığı yerden devam edecek. Belki bazıları birkaç gün sonra devam edecek. En iyi ihtimalle bir yıl sonra devam edecekler. Her şekilde devam edecekler. Yalnızlık mı arıyorsun? Mezarlıklara bak. İnsanın hiçbir şekilde akıl yürütmesinin imkansız olduğu bir alan. Yeni evime yerleştim. Yeniden doğdum. İnsanların gitmesi uzun sürdü. Birkaçı köşelerde bir yerde birer sigara yaktılar. Birkaçı birbirine benim hakkımda bir şeyler söylediler. Birkaçı uzaklaştı. İnsanlar birbirine fısıldadı. "Bak, burası gerçek dünya. Bizi hayalperest yapan nedir? Söyleyeyim ben. Yaşam kokan bedenlerimiz. " dediler. Birkaçı başka bir şeyler söyledi. "Ne kadar iyi bir insandı. Hatırlıyor musun? Çay evinde kahkahalar eşliğinde ne günlerimiz geçti birader. Ne günlerdi ama." Sahi ne günlerdi. Bazılarının ağzını iğne iplikle dikmişler. Hiç konuşmak istemiyorlar. Bir an önce beni yalnız bırakıp uzaklaşmak istiyorlar. Lüks arabalarına binip lüks yaşamlarına döndüler. Her ne kadar her şeye sahip olduğumuzu düşünsek bile hiçbirini beraber götüremiyoruz. Ölüm insanı bir beyaz kefene muhtaç bırakır. Hadi, hep beraber söyleyelim. Ölüm insanı bir beyaz kefene muhtaç bırakır. Ömrün sonunda sahip olacağımız tek şey ne? Tek şey ne? Niye abartıyoruz bu hayatı? Neyi önemli bu hayatın? Ömrün sonunda beyaz bir bez parçasına sarılıp gideceğiz. O çok sevdiğimiz insanlara bile sarılamadan gideceğiz. Ne acı verici, değil mi? Yaşlıydım. Son yaşadığım günü düşünmeye başladım. Bir türlü aklıma o gün gelmedi. Ölüm, yaşama dair tüm izleri siler. Hadi, hep beraber söyleyelim. Ölüm, yaşama dair tüm izleri siler. Birkaç gün önce çemberin git gide daraldığını biliyordum. Bir gün gelince ölümün beni kucaklayacağını biliyordum. Son bir kez demli çay ve sigara içmek isterdim. Şimdi gökyüzü ne aydınlık. Hala yaşam kokuyorum. Siz uzaklaştınız,bende uzaklaştım. Tüm ümitlerimi, heyecanlarımı, nefretimi geride bıraktım. Bana iyi bakın. Kendinize nasıl bakıyorsanız benle olan anılarınıza da öyle bakın. Görüşelim başka bir yerde mutlaka. Toprak olmayan, savaş olmayan, nefret olmayan, anlamsız mücadeleleri olmayan bir evrende lafın belini kıralım. Saygılarımla, çürümüş bedenimi size bırakıyorum. Ruhum benimle kalsın.