Bugün anneannemlere geldim. Yatağımı hazırladık beraber. Çay içtik. Televizyon seyrettik. Anneannem ve dedemle televizyon seyretmeyi çok seviyorum nedense. Televizyonu sevmem ama onlara güzel oluyor. Çocukluğumun bir bölümü onların yanında geçti. Varlıklarını her zaman hissederdim uyurken de gülerken de ağlarken de…Eskiden…Taşındık biz buradan. Çok uzağa değil. Bir minibüslük yol kadar gittik. Ama uzak yine. Hemen yanı başımızda değiller ki sonuçta. Çok badireler atlattık eski evimizde. Kah güldük kah ağladık. Oradalardı anneannemler. Evde bir sorun oldu mu oraya kaçardım hep. Televizyon seyrederdik beraber. Pazar günleri duş aldıktan sonra yukarı çıkardım hep. 11'e kadar otururdum. Dedemle siyaset, anneannemle de televizyon konuşurduk. Bunları eskiden yapıyordum demek bana garip geliyor. Ama gerçek bu. Değiştiremem. İnsan alışıyor bir şekilde. Gözden ırak olan gönülden ırak olmuyor ki…

Onların yaş almalarına şahit oluyorum her geçen gün. Anneannem eskisi gibi değil, dedem de keza. Zamanın en ama en acı noktası bu olsa gerek ya. Sevdiklerinizin zamanla saçlarına ak düşmesini, normalde yapıp ama şimdi yapamadığı şeylere şahit oluyorsunuz. Ama zaman bu. Olacak belli ki. Bende de olur belki, kim bilir…

Eskiden dedemlerin alt katına taşınmadan önce keskinde otururduk ailecek. Çok kavga olurdu son zamanlarımızda orada. Dedemle anneannem gelirdi. Ortalık biraz sakinlerdi. Giderlerken odamın penceresinden o beyaz minibüsün gidişini izler ağlardım. Çok sürmezdi çünkü. Başlayacaktı kavga, bilirdim.

İşte özellikle anneannem merhemdi benim için hep. Ne olursa olsun sarıp sarmalar, oğlum diye severdi beni. Unutamam onları. Yaptıklarını. Bize, aileme 2. yuva oldular uzun bir zaman. Unutamam….


Anneannemin saçındaki ak, elindeki nasırdır benim yaram. Keşke zamanı durdursam sevdiklerim için…


Anneannemin adı Mahinur.

Dedemin adı Allahverdi.

Onları çok seviyorum.