Denizlerin birbirine karıştığı, çiçeklerin açar açmaz solduğu,

Güneşin kara bulutların arkasına saklandığı,

O ıssız diyârdayım, susuyorum uzunca.

Sustukça bir kürek kazıyor içimi, acıta acıta.

Artık yakınım da gurbet, uzağım da...

Söküldüğümde dikememiştim; ellerim, nasır.

Yastığa başımı koyduğumda taşıyor rûhum.

Hangi yola sapmalı, hangi taşı kaldırmalı?

Hangi göğe bakmalı, hangi nehre akmalı?

Bilinmez bir ârzûnun eteğinde savruluyorum.

Ben savrulurken yüreğim kavruluyor...