Çocukluğum
Ve benimde olmalıydı bir sapanım ağaçtan yonttuğum
Boyunduruğum altındaki hayallerle kuş avlamaktı oyunum
Her şey oyun, hayallerimleyken kimseye eğilmez boynum
Kuşun kanadı kırıldı, canım acıdı ,oyunlar hani acıtmazdı?
Anladım oyunlar çocukçaydı kırardı , insanlar anlamazdı
İnsanın insana oynadığı oyunlar çocukçaydı, anlamazlardı
Yaramazdım
Okulum değişti, ben değiştim, yaramazdım, yaram azdı
Bir çocuk kendi başına yaralarını saramazdı, saran azdı
Çocukça aşklar karşısında öylece yılamazdım, yılanı azdı
Cinneti avuçlamış elimde gezerdim, dokunanı ezerdim
Ailece bi aktivitede eksikliği sezerdim, ölümden bezerdim
İlk çakım ve 10 yaşım. Yaşımdan beterdim, kavgalar çizerdim
Yaratırken Cehennemimi
Kafamın içinde taşırdım koskoca cehennemimi
Artık kalbimde benim kaçınılmaz cehennemimdi
Söylesene kaçtığım her yer benim cehennemim mi?
Cenneti ararken içimde cehennemler yaratmışım meğer
Cehennemde de öğrendim elbette kayda değer bir şeyler
Dünya asla cennete dönüşmeyecek sizken asıl zebaniler
Kriz
Bazı yaralar asıl sen onu farkedince sızlamaya başlar
Geride kaldılar nasıl bir yara açtığını bilmediğim savaşlar
Her an karşımda dikilir, geçmişte koparamadığım başlar
Uykular , ilaçlar, krizler ve her saçmalığa gülen kerizler
Gülmeye bulamadığım sebepler, tebessümümde delikler
Gülmem için sebep göster çevrelemişken beni ölümler
Boğuluyorum
Kayboluşların hırçın dalgalarının derininde, en dibinde
Son bir kulaç daha diyorum her nefesim kesildiğinde
Beyhude, boğulmaya mahkum sersefilim en nihayetinde
Bildiklerimin ve bilmediklerimin laneti üzerimde, ne çare?
Bilmek ve bilmemek, bileni eder bu dünyada bir deli avare
Tüm bu ibareler ayaklarıma bağlı boğuluyorum biçare