Sana diyorum ki ben
Ve sen diyorsun ki ilelebet ben
Ne ben ne sen ne de biz
Mesele sen ve sen hep sen
Bir tarafım kavruk kasırga
Bir tarafım en sahte duygulara gebe
Ve bir tarafım da
hiç olmadığı kadar durgun
Fakat sen diyorsun ki
bu kasırga mıdır?
yoksa bir serap mıdır?
Ve diyorsun ki sen
kasırgalar en çok da bende vardır.
Benden bahsediyorum sana
Benim en aciz yerlerimden
Kuytu köşelerimden
yetim ve öksüz efkârımdan
Çırılçıplak bir ben
önüne koyuyorum
Fakat sen
bakarken gözlerime
Diyorsun ki
En çok yine ben
yine ben yine ben
Ne ben ne sen ne de biz
Bu uçsuz bucaksız dünyada yalnızız
Yalnızız da en çok yok mu o kucaklamalar?
Yok mu o,
Sevgi ve aşk denilen serap banyosunda boğulmalar
Yalnızız ve yalnızım.
En çok da gözlerime bakarken benim.
Çünkü mesele benken bile sen
Ve sen hep sen
Kangren olmuş gözlerim,
Görmüyor musun?
O sefil hayatlarınıza bakarken
Görmüyor musun kulağımdan sızanı?
Dedikodularla kavurduğunuz dünyanızda dinlenirken,
Akan bin bir parayı,
Kiminin ilahı olan.
Sırtımdaki kamburu mesela,
Onu da mı görmüyorsun?
Nasıl da bükülmüş baston gibi
Benden çok sizden arıtma dertleri taşırken sırtımda.
Ve ne de çok yalnız kalmışım
Görmüyor musun?
Sana anlatıyorum kendimi
Yoksa duymuyor musun?
Bak paramparça olmuş ruhum
Gösteriyorum bir bir en tenha yaralarımı
Fakat sen,
her şeye rağmen sen,
Daima hep sen.
Ne ben ne sen ne de biz
Ve bak bu dünyada
ne de yalnızız.
Gezegenler içinde küçük bir dehliz
Dehlizin içinde minik egolar
Ve kaynayan mantosunda pişen yeryüzünü yumruklayan dikenler
Bir de içinde ben merdümgiriz
Bu fanusun içindeyim
Ne yaşamaktayım ne de ölmekte
İkisinin ortasında bir yerlerdeyim
Ne karanlıkta ne aydınlıkta
Ben bir boşluğu soluyorum zamansız
Ne bugüne ait ne de yarına mahlûl
Ne tek başınayım ne de kalabalıklarda
Yalnızca yalnızlığa tahammülüm
Ne dostum ne düşman
Ne sağdayım ne solda
Ne oyum ne bu
Ben yalnızca yaşayan
Mesela bir leylek gibi
Yahut da küçük bir serçeyim
Ben ve ben yine ben
Karanlıklara meyleden
Vakitsizce ve
Uzak diyarlardan gelen,
Yabancı bir misafirim.