"Oğlum sen evlenemezsen sırf bu seçiciliğinden evlenemeyeceksin."

"Niye, ne istediğini bilmek suç mu kardeşim?"

"Hayır değil, değil de kim çıksa karşına bir kulp buluyorsun nasıl olacak bu işler?"

"Benim bir acelem yok onların var n'apiyim? Sırf evlenmek için mi evleneyim uymaz bana öylesi."

"Sahi n'oldu da bir anda böyle açıldın sen?"

"Yaş geliyor yaşı gelene de çekici geliyorum artık herhalde ya da belki de artık ne istediğimi daha iyi bildiğimdendir. Bilemiyorum daha önce de aşık oldum elbette ama yanlıştı bence hep.


Bugün bir şey okudum hızlı aşık olan insanların narsist, antisosyal tipli insanlara aşık olma ihtimalleri daha yüksekmiş."

"Sen hiç şıpsevdi değildin ki?"

"Öyle değildim ama tam da bir aşk adamıydım dönüp şöyle bir bakıyorum hep amansız mücadele edeceğim şeylere çekmişim le ben kendimi."

"Ee, tamam. Şimdi ne istediğini biliyorsun niye her şeyi eleştiriyorsun?"

"Geldim 30 yaşıma kadar bunca yıldır biriktirdiğim bir çeyiz gibi sakladığım benliğimi hiç bilmediğim birine mi emanet edeyim yani?"

Karşısındaki garipsedi yüzündeki ifade "abartma" der gibiydi.

Muhatapı bunu anladı bozuldu ama çaktırmadı.

Kibarca "neyse, gitmeliyim" diyerek ayrıldı oradan.


Yolda giderken kendi kendine konuşuyor, ayakları takıla takıla gidiyordu bir tane savurdu yere "salaklık bende ne demeye kendimi anlatıyor, anlaşılmayı bekliyorum ki?"


Düşünüp durdu. Kim haklıydı acaba?

Kendinden emindi ama güvenilir bir dış göze de ihtiyacı vardı. Ötesini bencillik olarak görürdü. Kime sorabilirim diye düşünürken aklına Recin geldi. Konuyu ona açar o da Efendisi'ne sorardı Recin'den duyduğuna göre son derece mantıklı düşünüp iyi analiz eden biriydi en azından bir denerdi belki farklı bir bakış açısı iyi gelirdi.


Yolunu değiştirdi

Bir süre yürüdükten sonra Recin'in bulunduğu yere ulaştı kısa bir selamlaşmadan sonra merâmını anlattı ricasını dile getirdi. Recin sözünü hiç kesmeden dikkatle dinledi en sonunda da "Kendini arayan insanlara çok saygı duyar mutlaka müsait bir zamanda soracağım." dedi.

Teşekkür ettikten sonra haber beklediğini ileterek oradan ayrıldı.

Recin ise arkadaşını kapıya kadar uğurladı.



***


Recin dikkatle efendisini izledi. Âhval-i ruhiyesine göre konuyu açacaktı. Zira bir şeye sinir olduğunda tüm dünyayı görmek istemezdi.

İyi görünüyordu.


"Efendim bir arkadaşımın merâmını size aktarmak isterim kendisi bu konudan çok muzdarip ve fikrinize danışıp danışamayacağımı sormamı istedi."


Efendisi elindeki fincanı bırakıp Recin'e döndü

"Elbette Recin, konuyu buraya kadar getirdiğine göre yardımcı olabileceğim bir şey olduğunu düşünüyorsun. Anlat bakalım"


Recin konuyu anlattı.


Efendisi bir noktada tebessüm etti "Ne demiş ne demiş?"


Recin de tebessümle karşılık verdi. "30 yıllık benlik çeyizimi âlelade birine mi emanet edeyim?" demiş.


Efendisi tekrar gülümsedi. "Recep İvedik gibi olmuş."


Recin gülümsedi.

"Siz de bana Vizontele'yi anımsattınız."


Efendisi sesli güldü "Haklısın biraz öyle oldu. değil mi? Ama arkadaşının durumu pek öyle değil."

Pek nazik çocuk bu senin arkadaş. Oldukça da bilinci açık."


Recin şaşırdı. "Efendimiz siz tebessüm edince ben çocuğu yadırgarsınız sanmıştım."


"Aksine Recin, kastettiği şey sadakat ve bir yuva kuracağı kişiye ve o birlikteliğe olan inancı. Bundan dolayı öyle söylemiş ama karşısındaki bunu anlayamamış. Çok ince bir ruha sahip fakat belli ki oldukça deneyimsiz. Ama tecrübe etmeye başlamış anlaşılan."


Recin efendisinin bakış açısından hiç düşünmemişti farklı görebilmek büyük bir maharetti ama aynı zamanda büyük bir felâketti insanın başına.

Dikkatini topladı.

"Peki efendimiz arkadaşıma ne dememi istersiniz?"


Efendisi elini çenesine götürerek biraz düşündü sonra içinden şöyle geçirdi "Anlayana sivrisinek saz anlamayana.. Yok ya bu çok ağır olur yanlış da anlayabilir" sonra bir kahkaha patlattı "nereden geldi bu aklıma" diye düşündü bunu sonra düşünecekti


Ona şöyle söyle: "Her insanın değerleri onu bu hayata karşı koruyan bir ordu gibidir. Anlaşılmaya çalışılmak ise bir savaştır. Bu savaş ancak aynı yoldan yalın ayak geçmiş insanlarla kazanılabilir. Bu yollardan geçmeyen birine karşı savaşa girmek, hiç kazanılmayacak bir savaş olduğundan kaybeden her zaman savaşa giren taraf olur."