Merhaba, öğretmenim.

Ben Ayşe, ben Fatma, ben Ali... Ne fark var ki? Siz benim annem, babam, abim, komşu teyzem, doğan güneşim... Ayşe’yle Ali arasında ne fark var ki? Ama varmış, duydum. Ayşe evde beklermiş. Ali okula gidermiş. Ayşe niye okula gelmedi? Öğret, öğretmenim. Anlat. Anlatabiliyorsan tabii.

Bugün bana "Yalan söylemek kötüdür." dedin. Düşündüm. İki kere iki mi önemli, yalan söylememek mi? Söyle, hangisi ayakta tutar beni?

Öğret! Öğrettikçe bileceğim. Suyumu ver. Ben daha yeşereceğim.

Savaşlar çıkmış. Biri Fransız, biri Alman, biri İngiliz. Ne fark var ki?

Geçmişimi öğret. Geleceğimde başım dik yürüyeceğim. Anne olacağım belki. Senden öğrendiklerimle yetiştireceğim, yeni filizimi. Öğret, ben daha öğreteceğim.

Ata'sını öğret çocuğa. O da bilsin. İlk önce onu öğret. Kökünü dik ki sıkıca... Sarsılmasın fırtınalarda.

Bir çok şey öğret. Her yolunu öğret; Toplasın, çıkarsın, bölsün bütün bildiklerini. Her yol aynı sona çıkar. Ne fark var ki?

Masallar, hikayeler... Okut, anlat. Ama bilsin ki hayat bunlardan ibaret değil.

Renkleri öğret... Kendi dünyasını kendi çizsin. Pembe bir gökyüzü, sarı bir kalp, kırmızı bir deniz belki...

Farklılıklardan çekinme, "Aferin" de. Her çocuk öğretmenini sever. Her öğretmenin çocuklarını sevdiği gibi.

Bugün "Öğretmenler Günü". Sana çizdiğim hayatımı göstereceğim. Belki birileri senin karşına geçip "Aferin" demiyor, hiçbir zaman ama Aferin ‘den önemlidir, başarmak. Başardık Öğretmenim!


(Ortaokul 1.sınıfta, 40 puanlık kompozisyon bölümünden 0' a yakın puan alıp, kendisine ağlayarak gidip, aldığım ders ile lisede yarışmalarda dereceye girmemi sağlayan bir öğretmen düşünün. Yazmayı sevdiren bir öğretmen.)


Liselerarası İlçe Kompozisyon Yarışması 1./2008