Bir yamaca vurup dönen yankı gibi yalnızlığım
hangi sözünüze saplanır bilinmez...
Ki ben bu kadar güçlü bilirdim... Kalabalıklarda kendimi
Bir başıma gidecek yerim mi var
Ne bileyim doğruluk Anka kuşuymuş...
Hırslarınıza tutsak olmuş bedeniniz
İki kuş kanadı özgürlüğüm ürkek.
Korkarım akbaba bakışlarınızdan!
Merhametinizde yaşayacak halim mi var?
İki laf söyleyip avutulacak da değilim...
Ben sazımı elime almış dağları yar etmişim
Ben ekin başında toz, ben rüzgarda bir nefes,
Yaşarsam yaşarım, ya siz?
Kibrinizden büyük zalim mi var?
Ben insanlığa benliğimi hediye etmek için fezada
Her çakıl taşına yüzlerce şiir yazmak için denizlerdeyim...
Kaldırıp başımı yaslasam dalgalara
Bir damla suda boğulacak haldeyim...
Sendelerken batmışım Yunus'un kitabına,
Daha iyi anlatacak katip mi var?
İnsanoğlu şaşıyorum nasıl gamsız...
Beden yaşıyor ruhlar cansız...
Gönüller terk edilmiş sahil kasabası
Nasıl geldik bu hale?
Dünyayı durdurup zamanı döndüren
Bilmediğim bir ilim mi var!
Söndürün şu ateşi,
Yüreğim kuru bir orman
Susturun şu cırcır seslerini!
Tutun şu yalnızlığımın köşesinden
Ben bir sözcüğe düşecek haldeyim...
Hasta yatağında son nefes!
Elimden tutacak biri mi var?
12.05.2021
Selçuk çatalbaş
2021-10-13T12:53:21+03:00Değerli eleştirileriniz için teşekkür ederim!
Madam Bovary
2021-10-13T12:43:05+03:00Bir okur olarak bu tür yoğun uyaklı şiirleri pek sevmem normalde fakat bent sonundaki sorulu tekrarlarınız güzel bir ahenk katmış şiire. Vurgulu, yüksek bir sesi var. "Tutun şu yalnızlığımın köşesinden
Ben bir sözcüğe düşecek haldeyim" dizelerini sevdim. Kaleminize sağlık, aramıza hoş geldiniz :)