sürükleniyorum sadece

bir rüzgar bile taşımıyor beni çünkü taşıyamaz

beni taşıyabilecek kalın gövdeli bir ağaç

ya da benim savrulurken dallarına takılabileceğim kuru bir ağaç

inancım kalmadı beni herhangi bir şeyin taşıyabileceğine

canlı ya da cansız

öylesine ağırlaştım ki

ben tutsak kalsam takılsam bile herhangi bir şeye

ağırlığım yavaşça onu büküp

ya kıracak ya da o şey lanetler okuyarak

fırlatıp atacak beni tekrar

sürüklenişe

hayır artık bir umudum kalmadı

ne ben taşıyabilirim bir tini omuzlarımda ona acı vermeden

onu taşımama rağmen ona yük olmadan

ne de herhangi bir şey bana tahammül edebilir acı duymadan

sürüklenmişten çektiğim acı artık bana fazla geliyor ve benden taşıyor

yorgunluğum bana dokunacak ne olursa olsun

yavaşça onu da tüketmeye başlıyor

sanırım artık sürükleneceğim sadece

o zamana dek ki

sürükleniş bile beni barındırmaktan yorulana dek