Yetinememeyi öğrendik. 

Elimizdekini umursamamayı görmemeyi öğrendik. 

Şükretmeyi unuttuk. 

Bizde olanın bize yettiğinin ama gözümüz doymadığı için arayışlarda bulunduğumuzun farkında değiliz. 

Dışarda izlediğimiz hayatlara imrenmekten kıskanmaktan yaşadığımız hayatlardan nefret ettik. Şartlarımıza lanetler savurduk. 

Gördüğümüz güzel bedenlerden ötürü, bedenimizden soğuduk. 

Sürekli bir soğuma ve nefret içerisinde biz kendimize yabancılaştık. Kendimizden uzaklaştık. 

Farkında mısınız mutlu olacağımız varsa da dışarıda ki hayatları, bedenleri, yaşam şartlarını görüp görüp mutlu olamıyoruz. Bu bende yok, ben böyle değilim benim neyim eksik vs vs bu olmadı diye diye kendimizi tüketiyoruz. 

Peki nereye kadar bunu yapacağız? Nereye kadar kendi omzumuza bu dediklerimizle yükler yükleyeceğiz. Ne zamana kadar kendimizden nefret edecek ne zamana kadar kendimize yabancı kalacağız. Buna bir son vermemiz gerekmez mi artık. 

Elimizde olmayanların, olamayacakların yargılamasıyla kendimizi kahretmemiz hangi kalbin hak ettiğidir?