Adım Temmuz. Bir gece yarısı soğuktan titreyen ellerimi ovuştururken seçtim bu adı ama temmuz ayının sıcaklığıyla alakalı olduğunu sanmıyorum. Beynim içinde şiddetli bir şekilde Tanrı'yla konuşma esnasında seçtim bu ismi. Adem kadar eski olmasa bile bir uygarlıktan çıkıp gelen bu isim beynimin uğuldayan kısmından üç kez sayıklandı: Temmuz, Temmuz, Temmuz. Ben, o anda Hamlet'in sesini duyan Shakespeare gibi olayın büyüsüne kapılmış, hayranlık içinde bu sesin sahibini arıyordum. İşte adımı böyle bir gece yarısı seçtim. Henüz İsa'yı bulamadım. Artık bulsam bile bazı şeyleri onun bile geri getiremeyeceğinin farkındayım.


İnsan ölümü kabullenmeli diye sayıklıyorum kendi kendime ve bunun ardından birdenbire bırakasım geliyor kendimi gökyüzünden yer çekimine. Beni durduran duygu nedir, henüz bilmiyorum; ya da o duyguyu Nilgün M. neden durduramadı? Nerval aşkı için nasıl o lambaya ışık oldu? Neden birini sevemiyorum? Veya sevdiğim insan neden yalan söyledi? İçimdeki, yani kalbimin derinindeki o tarif edilemez duyguyu bir çocuğun çimlere ilk basışı gibi o duyguyu neden yalanlarıyla karaladı? Neden özür diledi? Neden pişman oldu affetmeyeceğimi bildiği halde? Tanrım, kafam gene karışıyor, olaylar birbirine giriyor, insan kendisiyle olan savaşını nasıl kazanır? Sorular üzerine sorular biniyor, bir denklem hipotez oluşturuyor.


Bir gece en uğursuz vakitte çantamı alıp o yazarın anlattığı farklı ülkeyi bulmak için yola çıkmak istiyorum. Hangi ülke olduğunu bilmeden ve hiçbir ipucum olmadan ülke ülke gezmek istiyorum. İnsan olmak istiyorum, ne ile yaşayacağımı biliyorum ama o kudreti nerede bulacağımı bilmiyorum. Sus ey düşünce, Claudius gibi uluma kafamın içinde! Derin derin nefes... Böyle anlardan sonra sessizleşiyor dünya; insanların arasına karışıyorum. İnsanlardan bile insan oluyorum o vakit. Kısmen de olsa unutuyorum ve en eğlenceli vaktinde çıkageliyor düşünceler.


O öldü, bir daha geri gelmeyecek. Doktorlar kanser diye bir şeyler saçmaladılar ben o ana kadar ölüm ne demek bilmezken... Saçları da bu yüzden dökülmüş. Bacaktaki şişlikler, bağırmalar, uykusuz gözler, şişen karın... İnsan unutmadan nasıl yaşar?