Önceden izlediğim, duyduğum, yaşadığım her tür duygudan ve deneyimden tek parça halinde üretkenliğime dair mesajlar alıyorum. Basit bir sevdiğim şarkının klibinde sadeliğe dair tüyolar. Her güzel ve her kötü yaşanmışlığı, yaşanmış oldukları gerçeğinden ve duygularından soyutlayıp bugünümün yaratıcılığına fayda sağlayacak şekilde ele almaya çalışıyorum. Onları görebilmeyi kaybetmeyi hiç istemiyorum. Belkide hayatımda hiç istemediğim ve herkesten sakladığım tek şey olabilir. Hayatın rutini ve ezici geçiciliğine/sürekliliğine/akışına kapılmaktansa kendi içimde kendime dair tüm iyi ve kötü degerlendirmelerden uzak yazılar yazmayı çok seviyorum. Bu dünyaya iyi bir şey getirme zorunluluğum yok, bu dünyaya isteyerek gelmediğim gibi bir şey üretme gibi amacımda olmaması gerekiyor. Ben sadece benden geçip giden şeyleri bir anlığına tutabilmeyi ve onları alfabe aracılığıyla kendimce düzene sokmaya çalışan birisinden öte biri değilim. Bunu bile yapma mecburiyeti hissetmiyor olmama rağmen yapmamın tek sebebi; insanların zamanlarını öldürmek için kurdukları sistemin ve bu sistem içinde ölümlü olmaları gerçeğini unutmayı, yaşamayı, var olmayı bile unutmaya çalıştıkları ağır gerçekler altında ezilmemek için gittikçe saldırganlaşmış ve yaşamın hiç bir alanında bu gerçekleri hatırlatanları barındırmamaya çalıştıklarını görüyor olmam olabilir. Görüyor olduğum gerçekler benim gerçeklerimdir başka hiç kimsenin gerçekleriyle kıyaslama yapmıyor ve kesinlik belirtmiyorum. Bunlar benim gerçeklerim ve bu gerçeklerin sonucunda oluşan vahşi bir medeniyetin beni böylesi basit ve aciz gerçeklerle bastırmasına içten içe boyun eğmemeye karar veriyorum.