Bir süredir bunu yazmak için çabalıyorum. Yazıyorum yazıyorum sonra siliyorum. Sanırım düşünceyi herhangi bir biçime çevirme eyleminin temelinde kabul etmek yatıyor. Zira burada yazacaklarım normalin aksine mutlak bir keskinlik taşımıyor. Sırtımda taşıdıklarımı bir yere boşaltmam gerekiyordu, burayı seçtim.

Arabaya binince klimayı açmıyorum.

Düşüncenin sebebine ilk bakışta asla varamazsın. Bu bir ciddiyet, emek, zaman ve karar ister. Mutlaka nihayetinde olacağın kişinin veya olmak istediğin kişinin refleksini taşır tüm eylemler. Reflekslerin sebepleri olduğunu düşünmeyen ahmaklarla sarılı etrafım. Kimseye bunun kıymetini anlatamıyorum. 

Arabaya binince klimayı açmıyorum.

Kendime bu konu hakkında ilgili sebepleri sorguladığımda karşıma çıkan basit denklem şu;

-Eğer hava soğuksa zaten ısınır-

-Eğer hava sıcaksa camları açarım, soğur-

Lüzumsuz para harcamamak yatıyor altında, tabii ilk bakışta.

Derin bakışların sonucunda gördüğüm şu;

Aslında ben, oraya varmak istemiyorum. O rahatlıkta olmak istemiyorum. Çok korkuyorum tüm sorunlar bitecek diye. Klimayı açarak yaşam ile ilgili sorunlarını çözmüş, keyfini çıkarmakta olan adam olmak istemiyorum. Veya bunu kabul etmek istemiyorum.

Daha derine inmekten korkuyorum.