Nefret doluyum. Coğrafyaya, sisteme, insanlara, kendime nefret doluyum. İçim o kadar dolu ki dökmeye cesaretim bile yok.


Şu an dinlediğim şarkıda "Kendimi yediğim yılları bana sor, var mı hevesin?" diyor. Benim kendime bunu sormaya ne cesaretim ne de hevesim var... Boğuluyorum ama yaşamak istediğim için.


Coğrafyaya karşı yenilmeye başladım gibi. Eskiden emin bir şekilde sistemi değiştirebileceğime inanırken artık bununla savaşamayacağıma inanmaya başladım. Bu farkındalık öyle canımı yakıyor ki bazen gerçekten boğuluyorum gibime geliyor. Böyle, hırsızlığın yaygın olduğu bir toplumda hırsız olmanın kötü bir şey olduğunu savunuyorum gibi...


Kendimle çelişip dışlanmaktan başka hiçbir yol katedemiyorum. Hırsız olursam kendime ve savunmam gereken insanlara saygısızlık yapıp sanki onların sistemine boyun eğeceğim gibi geliyor ama eğer onlardan olmayıp karşı olursam da buna mecalim yok.


Ben savaşmaktan yoruldum. Her şeyi ilgi çekmek için yaptığımı söyleyenlerin cehaletleriyle savaşmaktan da yoruldum. Oysa üç maymunu oynamanın kolay olduğunu ben de biliyorum ama vicdanıma kilit vurup onun sesini yok edemiyorum. Bu yolda bu kadar yıpranmak bana acı veriyor... En çok umudumun tükenmesinden korkuyorum çünkü bu kirli dünyada tek sığınağım o.