İnsanın hep yeni ihtiyaçları ortaya çıkıyor değil mi? Hep yeni istekler ya da aynı isteklere tekrar tezahür eden arzular gibi. İstekler bizi tatmin mi ediyor yoksa kölesi hâline mi getiriyor?
Tatmin etse aslında tekrar istemeyiz belki de ya da tatmin oldukça daha büyük bir tatmin olma arzusuna gireriz.
İhtiyaçlarımızı başka yere yönlendirerek mi törpülemeliyiz, hiç umursamayarak mı ya da ihtiyaçlara karşılık vererek mi?
Sorgulayıp gerekli cevabı alabilmek de önemli tabii.
Daha yüce şeylerle doyurmak ya da doyurmaya tenezzül bile etmeyecek kadar duygulardan arınmak...
Yürek ister herhâlde!
Belki de bazen o ihtiyaçlara yanıt vermek en yücesidir.
Bazen şey düşünüyorum, acaba gecikiyor muyum? Ama her şey olması gerektiği zamanda oluyor. Peki, ya ben böyle düşünürken o olması gereken bir şeyi kaçırıyorsam?
Nehrin akan suyuna bıraktığın zaman kendini, ne olduğu fark etmiyor.
Kötü ve iyi diye bir şey yok çünkü artık orada. İnsanın hayatına bunu sokması değil hayatını bunun üzerine kurması gerekli bence. O zaman hiçbir şeyden şikayetçi olmak olmayacak.
Cennet gibi yani ya da gibiden de öte öyle...