gömleğimi yunan harfler

izsiz akmadı üstümden

çengel geçirilmiş odlara yüz dönüp

içim esrimedi

 

Belli ki artık ilgilendirmiyor

kadının şemsiyesinden akan çini

yahut gömülü kilitlerin ağzında duran

kiraz sapı, vişne kiri…

Bende ıska geçen yorgun biri

bende ucunda tavlı kan,

 

eski biri

 

epeski biri bende kalıyor

 

Merdivenler gıcırdıyor, duymalısın.

yüreğimin direği çınlıyor heybesinde

ve tahta kirişlere dönük

bir pencere var,

önünden kuşlu kadınların geçtiği

açelyaların onandığı gölgesinde

eski,

 uzun,

       gamlı bir pencere…

 

Yanık tepsilerde sunulan parlak şeyler

yahut parlak tepsilerde küflü şeker

iskemle, haykırışlar, topuk sesleri

kiremit tıkırtısı, paslı balkon dolar içeri

bense sallanırım devrilmiş kütüphaneme karşı

biri yıktı onu,

 eski biri

   epeski biri…

 

Bak,

parmak aralarıma saplanabilir dikiş

kalem dişinden kırılır, dili üstüme patlayabilir

en kötüsü yağmur girebilir penceremden,

ensem ıslanır

Gider dökülürüm kitaplarımın üstüne

korkuyorum.

 

geçir parmaklarını saçlarımın arasına

eski biri çalabilir

korkuyorum.