Uzunca bir zamandır yoktum, buranın tadı tuzu damağımda kaldı... Ne güzel şey ardını arkasını düşünmeden iç dökmek. Doğru yerde olduğumu hissediyorum her seferinde. Burada ilk yazımı büyük korku ile yazmıştım, hatırlıyorum. Acaba ne olacak, ne düşünecekler yazdıklarım hakkında, yorum yapacaklar mı, beğenecekler mi? Ben uzun yıllar yazıyorum. Ama hiç kimseye okutmadım yazılarımı, onlar gerçek ben. Kendimden kaçıyorum eski yazılarıma bakınca, bu kim diyorum. Eğer o bensem şu an hayatı kiminle sürdürüyorum? Hayır, kolay da değil ki kim olduğunu bilmek. Gerçek ben, o satırlar sanki bilmiyorum. Yazabilmek büyük özgürlük, bazen yazıp yazıp siliyorum. Ah diyorum, ne saçmaladın yine; kendime yazsam hadi neyse, sizinle paylaşınca özeniyorum. Ne anlattın ki şimdi, hangi sonuca vardık? Doldurmuşsun bir A4 sayfasını, içine bakıyorum, dostumla samimi sohbet, bazen bir felsefe tartışma ortamı, bazen psikologla diyalog. Her neyse, bu beni çok besleyen, geliştiren bir şey. Kısa öyküler yazmayı denedim. İpin ucu hep kaçıyor. Sanırım yeni bir tür keşfettim. Şu sıralar alışılagelmişin dışında şeyler yapıyorum. Bütün iskelet, kas, sindirim, dolaşım, sinir sistemlerim şaşkınlık içinde. Bir işler peşindeyim ve yeniden doğmuş hissediyorum. Gerçekten siz gitmeyince üstüne hiçbir şey ayağınıza gelmiyor. Hep oturup bekledim. Şarkı sözü müydü bu? Neyse gerçekten hep bekledim. Anlamsız korkularım var, anlamsız diyorum ama öyle yüklü anlamı var ki derinde, belli kaptırmış gidiyorum. Bırakın peşimi artık. İyi işler yapıyorum. Biz, arkadaşlar, biz kendimizin kurtarıcısıyız. Bir dönem şey diyordum: Lütfen biri benim yerime karar versin, olumlu ya da olumsuz olsun, kararımın sonucunu yaşamak istemiyordum. Ee ben yaşamayayım, yerime vazo yaşasın; ne bileyim, ben vazo olayım, gelsin insan çarpsın, parçalara ayrılayım, azıcık değerim varsa yapıştırırlar bir şekilde, yoksa da gir torbaya doğru çöpe. Bazen vazo gibi yaşıyoruz, bazen bir ağaç; sen doğaya hizmet et, gelsin kendini bir şey sanan mahluk, vursun baltayı, kuru git, yerine otel diksinler. Yarın öbür gün bakmışsın yangın çıkmış, kül olmuşsun. Allah'ın işine bak, ertesi gün betona boğulmuşsun. İşte böyle hayat. Nereden geldik buralara bilmem. İyi de oldu. Sağlıcakla...